ADALET BAKANI GÜL’ÜN AÇIKLAMASI

A -
A +

Malum olduğu üzre birkaç gündür 621 sayılı KHK’nın 121. Maddesiyle ilgili olarak felaket manzaraları çizilmekte. Bu bir bakıma kullanacak malzemesi kalmayanların pireyi deve yapma çabalarıdır. Hiç şek ve şüphe yok ki 15 Temmuz darbe ve işgal teşebbüsüne karşı durup vatan müdafaası ve tabiatıyla bayrak, ezan ve din müdafaası da yapıp da hayatta kalan aslanlar korunmalıdır. Onlar, artık devletin şerefine emanettir.

Hükûmet de işte bu maksatla zikredilen kararnameyi çıkarttı. Ancak kararnamede “münhasıran 15 Temmuz akşamından başlayıp 16 Temmuz gecesine kadar vatan müdafaası yapanlar” gibi bir ifade geçmemektedir. Böyle bir ifadenin geçmemesi, yapılan muhalefet taarruzlarıyla hükûmet sanki paramiliter bir güç kurarak gladyoculuğa teşebbüs edecekmiş gibi bir algı çarpıtmasına dönüştürülmek istenmekte. Son çıkış, Man adasına para transferi idi. O koca iddia da asılsız çıkınca denecek bir şey kalmamış ki iktidara buradan yüklenilmekte.
Biz, dün bu mes’eleyi etraflıca tahlil ettik:
Orada sivilleri koruma zaruretine atıfta bulunmuş ve kanun dilinin çok önemli olduğunu ve tasarrufun hangi tarihleri içine alması gerektiğini sözün insan hayatındaki yerine de temasla etraflıca incelemiştik. Bunun üzerine dün sabah Adalet Bakanı Abdülhamid Gül, bizi aradı. Sn. Gül, şahsen de sevip değer verdiğimiz isimlerden biridir. Çekirdekten yetişme siyasetçidir. Genç yaşta devlet idaresinde Adalet Bakanlığı gibi olmazsa olmaz bir mevkie yükselme başarısı göstermiştir. Daha evvel de parti içinde üst kademe vazifeleri olmuş ve partiler arası müzakerelerde işini dirayetle yapmıştı.
Sn. Bakan, evvela yazıdan çok istifade ettiğini söyleme nezaketinde bulunduktan sonra bu maddenin geçmişine dair tamamlayıcı malumat verdi ve kamu adına kayırmacılığa düşmemeye özen gösterdiklerini bilhassa söyledi:
-Bu KHK’da yazılı olan metin, daha evvel kamu görevlileri için de aynen kullanılmıştı. Kamuda çalışanlar için farklı, sivil vatandaşlar için farklı KHK metni olması yanlış olur. Bazı şehirlerde 17 Temmuz’da bile kalkışma devam ediyordu. Buralardaki vatandaşlarımız, onları durdurma gayreti içindeydiler. Bu sebeplerle tarih ilave edilmeyecek ama hadise muhalefetin iddia ettiği şekle de hiçbir zaman dönüşmeyecektir. Fiilen başlama ve bitme tarihi bellidir. Nitekim Başbakan da KHK’nın aynen kalacağını ifade etti.
Bakan Gül, hukukçu olmamız itibariyle işin içyüzünü bilmemiz için bizi aradığını söyledi ama sütunumuzda bir açıklama beklediğini ima yoluyla dahi istemedi. O da tabiî ki bize düşerdi. Bakanın bu açıklaması muhalefetin insafına ve aklıselime hitap ediyor olmalı. Dün de dediğimiz gibi kanunun bir lafzı ve bir de ruhu, bir kelime ve cümleler ve bir de niyeti vardır. Evet; ilk baştan itibaren şu ve şu tarihler diye başlangıç ve bitiş takvimi olsa çok daha iyi olurdu. Ama kamu için çıkartılan KHK’da aynı metin varken sivil vatandaşlar için çıkartılan KHK’ya sınırlama getirmek kırgınlık ve kargaşaya yol açmaz mı? Çünkü burada aslolan vatan için canını hiçe sayarak işgalci teröristlerle mücadele eden gazilerin hayat haklarını teminat altına almaktır. Nitekim Bakan, gazilerden şikâyetler alıyoruz, kendilerine parmak sallayanlar oluyormuş diye konuşmamız esnasında bir başka bilgi daha verdi.
O kahramanlar bugün cılız da olsa tehdit altındalar.
Yarın fırsat bulunsa hayatlarına da hürriyetlerine de kastedilir.
Unutulmamalı ki 15 Temmuz darbecileri, haçlı dünyası adına vekâlet savaşı yapmaya kalkışan eli kanlı bir örgüttür.
Abdülaziz’e darbe yapanlardan Serasker Hüseyin Avni Paşa ne demişti?
-Kinim dinimdir.
Bu söz, darbecileri anlatmaya yeter.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.