KUT ZAFERİ -I-

A -
A +
I. Cihan Harbi, tam manasıyla anlaşılmadan, yaşadığımız günlerin, Yemen, Hicaz, Filistin, Kudüs, Kıbrıs, Afrin, Kerkük ve daha ne varsa hepsinin anlaşılması eksik kalır.
O eksikliğin unsurlarından biri Kut Zaferi’dir. Kutü’l Amare’de kazanılan bu muharebe bir müdafaa harbi değil, son zaferimizdir.
Kutü’l Amare’ye dair bu sütunda 8 Şubat 2016 ve 29 Nisan 2016 tarihlerinde iki makale kaleme aldığımızda Kut Zaferi, Kut kahramanları ve İngiliz hezimeti hakkındaki karartma el’an devam etmekteydi.
Bugün Kutü’l Amare hakkında TRT, dizi film yaptırmış, zafer, sahibiyle buluşmuştur. Bu sebeple müsterihiz. Ümid ve temenni ederiz ki halka mal olan diziyle, bil’âhire güçlü sinema filmleri hâline de gelir.
Afrin, Kut ve Mehmetçiğin, kaderin esrârlı bir cilvesiyle “gündem’’ denen akıp giden hayatla buluştuğu şu günlerde yukarıda zikr ettiğimiz o iki makaleyi müstakbel Afrin Zaferi’ne de destek olması maksadıyla üzerinde çalışılmış olarak değerli okuyucularımızla bir kere daha paylaşıyoruz:
*
29 Nisan 1916 saat 13.00, tarihimiz için muhteşem bir ândır.
İşte bu ânda, muhasara altındaki işgalci İngiliz tümeni, ordumuz karşısında son 300 yıldaki en büyük mağlubiyete uğramıştır.
Hayır!
Yaşanan bir mağlubiyet değil, hezimettir.
Tarihçilerin kesin hükmü budur.
Düşman ordu komutanı Townshend, kuşatma kaldırılsın diye tarafımıza 1 milyon pound altın lira bile teklif etmiş fakat paşalarımız vaki teklifi ellerinin tersiyle itmişlerdir. İstilacı İngilizler, çaresizdir; ne Sih gibi birtakım Hindli askerlerle beraber kuşatmayı yarabilmekte ve ne de Osmanlı kumandanlarını ikna edebilmektedir. Sarıkamış Harekâtı’ndan bir yıl sonra 7 Aralık 1915'te başlayan harp, bambaşka bir seyir kazanmıştır. Mehmetçik tarafından etrafı çevrilmiş sömürgecilerde açlık, hastalık ve maneviyat çöküntüsü son haddindedir.
Kibir, asalete mağlup olacaktır.
En nihayet, İngiliz komutan V.F. Townshend, eli mahkûm olarak yapılması gerekeni yapmış ve 26 Nisan 1916 saat 13.00’te Türk ordusu, önünde zelil bir hâlde baş eğmek zorunda kalmıştır. Bu, Büyük Britanya'nın aynı bölgedeki Selman-ı Pak mağlubiyetinden sonra ikinci kaybıdır. Selman-ı Pak'ın muzaffer komutanları Halil ve Nureddin Beylerdir.
İngilizlerin, Kut'ta -sonradan ölenlerle beraber- 40 binden ziyâde ölü ve yaralı verdiğini bizzat İngiliz kaynakları yazmaktadır. Birliğimiz, düşmanın 13 general, 481 zabit ve 13.300 neferini esir almıştır.
Çaresiz şekilde teslim olmak zorunda kalan general Townshend'in tabancası kendisinde bırakılır. Esir İngiliz general, önce Heybeliada'ya sonra Büyükada’ya gönderilir. Uzun yıllar buralarda yaşayacaktır. Adalara naklinden bir süre sonra küçük bir ricası olur. Kut'taki köpeğini istemektedir. Hayvan, bir mahfazayla sahibine ulaştırılır...
Bir zaman sonra da İngiliz hükûmeti bir küçük ricada bulunacaktır.
Kutü’l Amare, yahut kısaca Kut, Bağdat'ın güneyinde, Basra Körfezi'nin kuzeyinde üç tarafı Dicle Nehri ile çevrili 7 bine yakın nüfuslu bir şehrimizdi.
1914'te başlayan Cihan Harbi, 1916'ya gelindiği hâlde devam ediyordu. Harbin cereyan ettiği yerlerden biri Irak'tır. Kut da onun sahnelerinden biridir. 16 Ekim 1914'te Mezopotamya seferini başlatan İngilizler, Kut'a saldırdıklarında mağrur bir şekilde neticeden çok emindirler. Nitekim ilk ânlarda talih, onlardan yana güler gibi olur. Komutan Yarbay Süleyman Askerî Bey, yara alır; çok üzülür; üzüntüsü canı için değildir. Vatan toprağı elden gitmektense ben öleyim dercesine kendi eliyle ömrüne nokta koymayı tercih ederek şehid olur.
Komutayı muvakkaten Fazıl Paşa alır. Daha sonra ise Sakallı Nureddin Paşa, komutayı deruhte etmiş ve harbin gidişatı tamamen lehimize dönmeye başlamıştır. Düşman şaşkındır, her saldırıları püskürtülmekte, tahminlerinin ötesinde ölü vermektedirler. Nureddin Paşa, fevkalâde bir savaş taktiği geliştirmiş olduğundan İngilizler, acze düşer. İçinde içkiye varıncaya dek her şey olan İngiliz yardım gemisi Julnar, gece Dicle Nehri’nde gusül abdesti almak için suya inen bir-iki genç askerimizin şüphesi üzerine yakalanır. Erzak, askerlere taksim edilir. Artık zafer çok yakındır. Bu arada Başkumandan vekili Enver Paşa, Nureddin Paşa'nın yerine kendinden bir yaş küçük olan amcası Albay Halil Bey'i kumandanlığa tayin eder. Ancak Halil Bey, bir akıllılık yaparak Nureddin Paşa'nın planlarının zerresine dokunmaz. Bu vazife değişikliğine, Türk ordusu, zafere yaklaşmışken bölgeye Alman General Goltz Paşa'nın 6. Ordu Kumandanı olarak gönderilmesine, Nureddin Paşa'nın gücenmesi de tesir etmiştir. Zafer üzerine Halil Bey, paşalığa terfi ettirilmiş ve 1934’te de "Kut" soy ismini almıştır. Bugün Türkiye ve Irak'ta Kut soyadlı olan hemen herkes, bu harbin kahramanlarının torunlarıdır.
Osmanlı orduları,1897 Teselya Zaferi de denen Türk-Yunan Harbi’nden bu yana zafere hasrettir. Onun için bir müdafaa harbi de olsa Çanakkale Zaferi, ilaç gibi gelmiştir. Bir sene sonra İngilizlerin müthiş bir hezimete uğrayarak önümüzde diz çökmeleri ise diriliştir.
Bu utandırıcı hezimet, İngiltere’yi karıştıracaktır. Ağır kaybın sebepleri uzun uzadıya incelenirken esir İngiliz general, Büyükada'da denizi seyrederek hatıratını yazmaktadır.
Böylesine bir parlak zafer, sırf İngilizler hezimet yaşadılar diye Demokrasi Dönemi Cumhuriyet nesillere unutturulmuştur. Kutü’l Amare Zaferi, 1946 senesine kadar millî bayram olarak kutlanıyordu. 1946'da İngiliz Hükûmeti, Türkiye'de iş başında olan CHP Tek Parti Hükûmetinden bu bayramın icraattan kaldırılmasını rica edince hey'eti vekile, ricayı emir telakki edercesine muhteşem zaferi gündemden çıkartmıştır. Bu esnada Reisi Cumhur İsmet İnönü, Başvekil Şükrü Saraçoğlu'dur. Evet; İsmi bir futbol kulübü stadına verilmiş olan politikacı.
Kut'ta bir şehidliğimiz mevcuttur.
Bu büyük zaferin kahraman komutan, zabit, şehid ve gazilerine gani gani rahmetler diliyoruz. Mekânları cennet olsun.
Merak ediliyor olmalı?
-İngiliz tümenini acaba kim teslim aldı?
Bir piyade alayımız.
TBMM, 29 Nisan'ı yeniden "Kutü’l Amare Bayramı" olarak kabul ederek istiklâlimizin üstündeki bu lekeye son vermeli ve şehîd ve gâzilerimizin ruhları şâd edilmelidir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.