BMGK/Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 5 daimî üyesi vardır. Çin, Rusya, İngiltere, Fransa ve Amerika. Bu devletlerden Fransa hariç hiçbiri Türkiye'nin Zeytin Dalı Harekâtı'na muhalefet etmedi. Çin'den bir ses çıkmadı. zaten Rusya ile müzakere edilerek harekât başladı. İngiltere, meşru müdafaa hakkımızı kullandığımızı söyledi. ABD, PYD ile o kadar can-ciğer olmasına, bu teröristlere 5 bin tıra yakın silah vermesine rağmen harekâtı anlayışla karşıladığını açıkladı.
NATO da meşru müdafaa hakkımız olduğunu ifade etti.
Yalnızca ve beklenmedik bir biçimde Fransa rahatsız oldu. O kadar rahatsız olmuş ki harekâtın ikinci günü BMGK'ni Afrin gündemiyle âcilen toplantıya çağırdı.
Fransa'ya bu âcil toplantı çağrısını yaptıran sebep nedir?
-Afrin'de binlerce sivil mi öldürüldü, meskûn mahaller mi bombalandı, halkın suyu mu zehirlendi, kimyevi silah mı kullanıldı, hangi adaletsizlik işlendi?
Bunların hiçbiri yok...
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ülkesinin birlik, dirlik ve bütünlüğünü ve vatandaşının hayatını korumak için KCK-PYD-YPG-PKK, DEAŞ terör örgütlerine karşı harekât yapma mecburiyetinde kalmıştır. Bu harekât, Afrinli sivillere karşı olmadığı gibi Suriye'ye karşı da değildir. Harekât, meşruiyetini Cenevre Sözleşmesi'nin 51. Maddesinden almaktadır. Komşumuzda 7 yıldır devam eden iç harp sebebiyle sahipsiz kalan ortak hudut çevresinde emniyeti tesis etme maksadıyladır. Başbakan Sn. Yıldırım tarafından açıklandığı gibi sınırımızdan 30 km derinliğe kadar gidilip bir güvenli bölge kurulacaktır. Arap Baharı diye gösterilen hareket başlayıp da Suriye karışınca yapılmasını Amerika'yla dünyaya teklif ve tavsiye ettiğimiz bölgeyi bugün mecbur kalıp kendimiz inşa etmekteyiz.
Böylece; burada bir terör koridoru açılamayacak ve oldu-bitti ile bir terör devleti kurulamayacaktır. Harekâtla Türkiye, Suriye, Irak ve İran'ın toprak bütünlüğü korunmaktadır. Aksinin olması yani mevzubahis tehlikeli projenin hayat bulması hâlinde bölge iyiden iyiye istikrarsızlaşarak çok tehlikeli bir geleceğe sürüklenecektir.
Hadise budur ve bundan ibarettir.
Fransa'nın bu resmi anlamaması mümkün değildir.
Öyle ise adı geçen devletin bu işgüzarlığı niye?
Belli ki Paris'teki siyasi kafa, Suriye'nin Türkiye, Rusya, ABD arasında pay edileceğini düşünmektedir. Bu yüzden parsadan pay almak için teröristlerin gözüne girmeye çalışıyorlar olmalı.
Heyhat ki anlı-şanlı Amerika ve Fransa Türkiye ile değil terör örgütüyle iş tutmaktalar. Fransa'nın bölgeye dair bu iştihası yeni değildir. Haçlıların Kudüs işgal ve yağmasından beri bu böyledir. Arada Napolyon da bölgeye çıkmış fakat Akka kalesi önlerinde Cezzar Ahmed Paşa tarafından cezalandırılarak geri gönderilmiştir. I. Dünya Harbi'ndeyse bugünkü Türkiye, Irak, Suriye, Filistin, Ürdün ve havalisinde yani Osmanlı mülkünde ağır işgal ve zulümler yapmıştır. Orta Doğu ve İstanbul'u işgal eden devletlerden biridir. O günkü Fransız Hapishanesi bugün hâlâ Sultanahmet sahilindeki Çatladıkapı yakınında durmaktadır. Unutmamalı ki ilk cihan harbinden beri bu bölgenin başına dert edilen Sykes-Picot Anlaşması'nı yapan iki kişiden biri olan François George Picot, Fransız’dır. 20 yıl önce ise bir Danielle Mitterrand vardı. Fransa eski Cumhurbaşkanlarından birinin eşiydi. Bu bayan, çok sık şekilde Kürt bölücülere gelir-gider, Türkiye'yi rahatsız edecek şekilde konuşurdu.
Bugün Afrin için mübalağalı bir siyasi atak yapan Fransa, bir gün olsun Arakanlı mağdur Müslümanlarla ilgilenmemiştir, Filistin diye bir mes'elesi olmamıştır.
Daha birçok başka mazlum ve mağdurları görmemiştir.
Akdeniz, binlerce Suriyeli mülteciye mezar olduysa bunun vebalini her AB üyesi gibi Fransa da boynunda taşımaktadır. Fransa da diğer vahşi batı mensubu devletler gibi sömürgecidir. Afrika'daki diğer sömürgelerde yaptıkları bir tarafa, Cezayir'deki bir buçuk milyonu katletmesi affedilir bir suç değildir. Daha iki sene evvel orta Afrika'da yaptıkları hafızlarda tazedir. Mısır'daki Sisi darbesinin arkasındaki isimlerden biridir.
Herkes, attığı adımı da dediği lafı da bilmeli.
Bunlar hülasa malumattır!..