ÇEKİÇ GÜÇ

A -
A +
Günü, bugünde kalarak tahlil edip doğru kararlara varma ümidi taşımak fikir hayatımız adına hayıflanılacak bir hâldir. Doğrusu dün-bugün-yarın denklemidir.
Bugünü, bugüne gelinceye dek yaşadığımız dış ve iç olayları kuşatıcı bir biçimde tahlil etmeden anlamamız mümkün değildir.
Hayır; 1950-60’ların bugün artık masala dönüşmüş olan Amerikan “Barış Gönüllüleri”nden söz etmeyeceğiz. Onlar, zahiren öğretmenlerdi. Hayrolsun diye Türk çocuklarına sözde İngilizce öğretiyorlardı. Hâlbuki onlar Robert Kolejden bu yana hatta 1800’lerin başından bu yana bu topraklarda görülen misyonerlerdi. Bu ülke çocuklarında bir zihin dönüşümü cerrahi müdahalesi içindeydiler. Hadise, bugün masallar gibi sisler gerisinde kalmış olsa da saklı tesirleri nice on yılı içine aldı.
Barış Gönüllüleri, hadi bir an için orada kalsın denebilir ama aynı şey Çekiç Güç için denebilir mi?
Kuzey Irak, Kandil, PKK/PYD, Kürt Muhtar İdaresi, Kuzey Suriye, Arap Baharı, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı Harekâtı, Afrin, Menbiç ve benzeri mevzuları konuşurken Çekiç Güç hatırlanmazsa, onun bu yaşananlar üzerindeki etkileri fark edilemezse yapılacak yorumlar kifayetsiz ve varılan netice eksik olur.
Ne var ki bugün “Çekiç Güç” dendiğinde yaşı 20’nin altında olanlar onu hatırlamayacaktır. Hatta belki 30’un altında olanlar da hatırlamaz. Yaşı 30’un üstünde olanların hatırlamamasını ise ürkütücü buluruz. Bu bir büyük hafıza örselenmesidir. Geçtiğimiz cumartesi akşamı bunu yaşadık. O akşam bir otelin büyük salonunu doldurmuş olan dinleyicilere Viyana-Kut’ül Amare arasını tarih silsilesiyle resmettik. Kürsüden indiğimizde tebrik edenlerden yaşını almış bir dinleyicimiz, derin bir üzüntüyle aynen şöyle dedi: “Ben, öğretmenim ama şu anlattıklarınızı ilk defa duydum!”
2 Ağustos 1990’daki Birinci Körfez Harekâtı’dan sonra 1 Mart 1991’de Basra’da Şii isyanı meydana geldi. Saddam Hüseyin, dışarıdan ve içeriden sıkıştırılıyordu. Şiileri tahrik eden akıl verici güç bu defa Kürtlere döndü. 5 Mart’ta Raniye kasabasında Kürt ayaklanması patlak verdi ve kısa sürede Musul hariç bütün Kuzey Irak’a sirayet etti. Devlet kuvvetleri, 29 Mart-5 Nisan arasında Peşmergeleri ele geçirdikleri yerlerden attılar. 2 Martta Koalisyon komutanlarıyla Iraklı generaller arasında ateşkes yapıldı. Buna rağmen Saddam’ın kendilerine kıyacağını zanneden veya buna inandırılan 2 milyon Kürt'ün bir kısmı Türkiye ve İran’a kaçtı, bir kısmı da bu iki ülkenin kapılarına yığıldı. Bu vaziyet karşısında BMGK 5 Nisan tarihinde aldığı 688 sayılı kararla Irak devletini kendi vatandaşlarına soykırıma varan zulüm yapmakla itham ederek Irak hava sahasında 36. Meridyenin kuzeyi ve 32. Meridyenin güneyinde uçuşu yasakladı. Kürt mülteciler için 100 km derinlikte emin bir bölge tesis edildi.
Kuzey Irak’ta huzuru temin için bir araya geldiği açıklanan Koalisyon Kuvvetleri, şu devletlerden meydana geliyordu: ABD, Birleşik Krallık, Avustralya, Fransa, Hollanda ve Türkiye.
Bizde “Çekiç Güç” denen Huzur Harekâtı, faaliyetine 24 Temmuz 1992’de son verdi. Ancak aynı gün “Birleşik Görev Gücü” kuruldu. Türk vatandaşı nezdimizde ise adı aynıdır. Zira mahiyet ve maksat değişmemişti. Bu askerî varlık, İncirlik ve Pirinçlik'e yerleşti. Erbakan’ın Başbakanlığındaki Refah/Yol Hükûmeti tarafından 31 Aralık 1996’da gönderildiyse de bir gün sonra isim değişikliğiyle faaliyetine devam etti.
İsim ve iştirakçi farklılıklarıyla Çekiç Güç, 1991’den 21 Mart 2003 tarihine kadar 12 yıl boyunca bölgemizde faaliyet gösterdi.
TBMM 6 ayda bir çıkarttığı tezkerelerle topraklarımızdaki varlığına izin veriyordu.
Bu zaman zarfında neler olduğuna gelince:
-Kuzey Irak Muhtar/otonom İdaresi kuruldu.
-Bitme noktasına gelen PKK yeniden sahaya sürüldü. Mehmedciğin Cudi Dağı’nda kıstırdığı PKK’lılara Diyarbakır’dan kalkan Amerikan helikopterleri yardım ve destek malzemesi attı. Türk Genelkurmayının verdiği haber, 14 Ocak 1992 günü basında yer aldı.
-17 Şubat 1993’te Ankara’dan Diyarbakır’a uçan Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in uçağı meçhul bir şekilde düştü. Eşref Paşa şehid oldu.
-Çekiç Güç gönderildikten sonra 28 Şubat Darbesi yaşandı.
Ve daha birçok olaylar oldu.
12 yılda Adana’daki İncirlik ve Diyarbakır’daki Pirinçlik kullanılıyor, Türk Meclisi süre uzatıyor, proje sahipleri, projelerini hayata geçiriyorlardı.
Aynı İncirlik, 15 Temmuz’da da vardı.
Bunlardan haberdar olmalı.
Savaşı sahada kazanıp masada kaybetmemek için güçlü müktesebat, diri hafıza ve kıvrak diplomasi şarttır.
Zira, mücadele Afrin’le bitmeyecek, Menbiç’le bitmeyecek. Ne diyoruz? “Terörist kimin üniformasını giyerse giysin vururuz!”
Fikrî ve fiilî her türlü hazırlığı buna göre yapmalıyız.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.