AKADEMİK GÖRGÜSÜZLÜK

A -
A +
O unvan, önce asistandı, sonra araştırma görevlisi oldu. 1981’de çıkarılan YÖK kanunuyla yardımcı doçentliğe çevrildi. 12 Eylül kalıntılarından biridir. Yıllarca bu ayıbı yaşadık. Ne tuhaf manzaralardı. 60-70 yaşında insan, ekran veya kürsüde konuşurken unvanı "yardımcı doçent" yazıyordu. Dünyada böyle bir şey yoktur. Tıpkı TEOG imtihanı gibi bu da ancak Cumhurbaşkanı el koyunca masaya yatırıldı. Hem TEOG ve hem de yardımcı doçent unvanı için YÖK, Üniversite, MEB ve daha kimler varsa onlara sormalı: -TEOG ve yardımcı doçentlik yanlış idiyse neden seneler boyu ses çıkartılmadı? Birinde çocuklarla aileleri mağdur olmakta, diğerinde koca koca insanlar rencide olmaktaydı. Şayet Sn. Tayyip Erdoğan, müdahale etmeseydi onlar, bugün de sürüp gidecekti. TEOG eğitim hayatından çıktı, talebeler de veliler de kurtuldular. Yardımcı doçentlik de yakında kaldırılacak. Akademi, bir kusurdan, o unvanı taşıyanlar da bir yükten kurtulacaklar… Ancak; hem de çok mühim bir konu daha var: Bu ayıp, görgüsüzlüğün tâ kendisi. Bu hatayı düzeltmeyi olsun Cumhurbaşkanına bırakmamalı. Sn. Erdoğan, bir gün bir vesileyle "nedir bu yapılan münasebetsizlik!?" demek zorunda kalmasın. Ondan sonra görgü denen bir değer hatırlanmış olmasın… Neden bahsediyoruz? Önce bir hatıramızı nakledelim: Seneler öncesinde bir mecmuada bizzat okumuştuk. Orada başka şiirler gibi bir şiir daha vardı. Bu şiirin altında şairi olarak ismin başında "Prof. Dr." yazıyordu. Düpedüz görgüsüzlüktü. Yayınlanan, şahsın akademik unvanı, hangi meslekî dalda kazanmışsa o sahaya dair bir makale değildi. Aksine ortada bir edebi çalışma vardı. Bu yüzden akademik unvan kullanılamazdı. Artık şehirli bir toplum olmamıza rağmen akademik görgüsüzlük, günümüzde de devam etmektedir. Ekrandaki sohbetten, gazetede günlük yazmaya, kürsüdeki faaliyete kadar bu görgüsüzlük gündemdedir. Konuşmacı faraza dış politikayla alakalı konuşmaktadır. Ancak akademik kariyeri tamamen farklı bir sahadadır. Buna rağmen isminin başında Prof. Dr. veya Doç. Dr. unvanı yer almaktadır. Eğer anayasa değişikliği konuşuluyor ve konuşmacı yahut yazar anayasa hocası ise amenna; keza kanser konuşuluyor ve konuşmacı kanser hocası ise yine kabul. Bunlar yok da sırf unvan sahibi diye o unvan kullanılıyorsa bu bir geri kalmışlık alâmeti ve görgüsüzlüktür. Ekranda yer aldığımız sırada bazı konukların isimlerinin başında akademik unvan yazılı olup da bizimki sade kaldığı için böyle düşündüğümüze hükmedenler çıkarsa onlara hayıflanırız. Biz, daha İstanbul Hukuk Fakültesinin birinci sınıfındayken anayasa profesörümüz Selçuk Özçelik, bin kişilik sınıfın huzurunda bize asistanlık teklif etmiş fakat biz kabul etmemiştik. Yukarıda bahsettiğimiz mesele, bir unvanın, olur-olmaz ve yerli-yersiz görgüsüzce kullanılmasına dairdir. Bunun bir de muhteva tarafı var. Bugün konuştuğunda saygı duyulacak, konuşmasından istifade edilecek, eli öpülecek akademisyen sayısı  çok azdır. Etiket parlak, kalite yerlerde. Bundan dolayıdır ki dile getirdiğimiz görgüsüzlük yaşanmakta. Askerde üst rütbeli subay, astı karşısında zora düşünce hemen rütbesini gösterir. Kışlanın o rütbelileri gibi üniversitenin unvanlıları da dağarcık fukaralıklarını unvanlarını öne çıkartarak örtmeye çalışmaktalar. Bunu kâzip/yalancı şöhret sahibi akademisyenlerin yapması ise daha kötüdür. Vatandaş, şöhretine kanarak kendisine kulak vermekte veya kitabını almakta ama zırnık kadar olsun bir faydaya kavuşamamaktadır. Düne kadar devlet hayatımızda kaht-ı rical, yetişmiş insan sıkıntısı vardı. Bunu büyük ölçüde arkada bıraktık. Ne var ki kaht-ı rical sıkıntısı bugün akademik hayatta mevcuttur 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat'ın bir de böyle büyük bir ziyanı oldu. Bu darbelerde çok değerli akademisyenlerin üniversiteyle ilişiği kesildi.   Mevzuuna hâkim, konuştuğu dinlenebilen, Türkçeyi iyi kullanan, dünyada isim sahibi akademisyenimiz çok az. Her ile üniversite çok isabetli oldu. Böylece iki büyük şehirdeki üniversite dukalıkları yıkıldı. Ancak; üniversitenin bugün bunlara benzer problemleri var. Şuna emin olmalı ki üniversitede, siyasette, medyada, askerlikte ve hayatın her sahasında ehliyet ve keyfiyet öncelik kazanmazsa görgüsüzlük ve sığlık devam eder. Ezcümle: TEOG kaldırıldı. Yardımcı doçent unvanına son veriliyor. Akademik unvanların kullanılması da doktora yapılan ilim dalıyla sınırlanabilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.