KAHT-I LİDER

A -
A +
Türkçe’de “kaht-ı lider” diye bir terkip yoktur. Arapça olan “kaht”, kıtlık, yokluk demektir. “Rical” de yine Arapça’dır ve “erkek” demek olan “recul” kelimesinin çoğuludur. “Kaht-ı rical” devlet hayatının her kademesi, hatta bir millet için “yetişmiş insan kıtlığı, yokluğu, sıkıntısı” demektir.
“Lider” ise İngilizce’dir, lisanımıza yerleşmiştir. Aslı “leader” diye yazılır. Bu kelimenin dilimizdeki karşılığı rehber, başbuğ, önder ve benzerleridir. Hatta belki “serdar” bile denebilir.
Öyle ise; Arapça, “kaht” kelimesiyle İngilizce “lider” kelimesinden tamlama yapılabilir mi? Erbabınca malumdur ki ecdadımız, ihtiyaç hâsıl olduğunda Fârisî bir kelimeyle Arabî bir kelimeyi alarak onlardan tamlama imal etmek suretiyle Osmanlı Türkçesine her hâl-ü kârda ihtiyaca cevap verme kabiliyeti kazandırmışlardır.
Kaht-ı rical; yani yetişmiş insan darlığımız, 1800’lerin başından 1900’lerin sonlarına yakın dönemlere kadar takriben iki asır boyunca Hazine’deki para sıkıntısından daha şiddetle yaşadığımız bir sıkıntıdır.
Son iki asır ve belki daha da uzun bir zamandan beri yaşadığımız bu büyük eksikliğin esas âmili, harplerdir. Arada Abdülhamid-i sâninin 33 yılı çıkartılırsa 12 Eylül 1683 tarihli II. Viyana Muhasarasından 26 Ağustos 1922 tarihli Dumlupınar Meydan Muharebesi’ne kadarki zamanlarımız savaşlarla doludur. Bunların da bir haylisi kaybımızla neticelenmiştir. Savaşların sadece askerî sonuçları olmaz. Hele mağlubiyetler, cemiyetin her kademesini sarsar. 1877-78 Türk Rus Harbi, 1912-13 Balkan, 1914 I. Cihan, Sarıkamış, 1915 Çanakkale, 1918 İstiklal Harbi’nde ciddi sayıda geleceğin ricali fidanlar biçilmiştir. En meşhur bilinen misal şudur ki Çanakkale Muharebelerinde her 10 şehidden biri yedek subaydır. O yıllarda bütün sınıf şehid olduğu için Galatasaray Sultanîsi ve Erzincan Askerî Mektebi gibi liselerimiz mezun verememiştir.
Bu kayba 70’lerin 5 bin üniversiteli genci de dâhil edilebilir. Emperyalist dünya, bu ülke çocuklarını farklı taraflara çekilen müşterek duygular üzerinden birbirlerine kırdırdılar.
Menderes’le başlayıp Demirel ve Özal’la devam edip bugünlere gelinen yakın çağda o zalim “Kaht-ı rical”den kurtulduğumuzu kabul etmek istiyoruz. Dünya çapında 17. İktisadî güç olmamız, savunma sanayiinde büyük hamleler yapabilmemiz, kendimize yeterek askerî harekât tertipleyip zaferler kazanmamız, tıp, mühendislik, bilişim gibi ve daha sayılacak başka sahalarda gösterdiğimiz muvaffakiyetler bu söylediğimizde haklılığımızın işaretidir. Şüphesiz ki arzu edilen yerde değiliz. Ancak “o yoldayız” demek isteriz. Şuna elbette dikkat etmek gerekir. Yetişmiş insanla diplomalı insan aynı değildir. Yabancı lisan bilmek de değildir. Şimdilerde neredeyse herkesin diploması var. Hattâ birden fazla diplomaya sahip çok kimse mevcut. Birkaç dil bilen de az sayılmaz. Yetişmiş insan, sahip olduğu ehliyetle beraber daha yüksek bir fikir, gönül, ilim, irfan, cesaret, millî haslet duygusuna sahip olup dün-bugün-yarın denklemini kurabilendir.
Dediğimiz gibi “eksiğimiz kalmamıştır” denemez. Lakin 50 yıl, 100 yıl öncesine göre çok iyi bir mevkideyiz.
Ne var ki bu iyiliği siyaset ve devlet hayatında göremiyoruz. Burada “kaht-ı lider” sıkıntısı sürüp gitmektedir. Adnan Menderes’ten sonra bayrağı kapıp boşluğu dolduran lider çıksaydı DP devam ederdi. Aynı cümleyi, Süleyman Demirel ve Turgut Özal için de kurmak mümkündür. Bunda liderlerin “mektep adam olma” şartını ihmal etmelerinin payı büyüktür. İstisnası ise Alparslan Türkeş ve Necmettin Erbakan’dır. Devlet Bahçeli ve Recep Tayyip Erdoğan böylece rahle-i tedristen geçmişlerdir.
Siyasetteki diğer yakaya gelince Atatürk’ün ölümünden sonra Erkân-ı harbiye reisi/Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak’ın TBMM’ni askerle çevirtmesiyle reisi cumhur seçilen İsmet İnönü, yaşı ileri noktaya geldiği hâlde genel sekreter Bülent Ecevit’in kendisine karşı genel başkanlığı kazanması üzerine 34 yıldır oturduğu koltuğu hırsla bırakarak 8 Mayıs 1972’de istifa etmişti. Ne var ki bir zaman sonra Bülent Ecevit de genel başkanı olduğu CHP’den koparak 14 Kasım 1985’te DSP’yi kurdurdu. Ama bu parti de yükselişten sonra taban yaptı. Bu partilerin yöneticileri de mektep adam olamadılar.
Liderle genel başkanı karıştırmamak gerekir. Az sonraki cümleyi yazdığımız için memnun değiliz. Zaten; işbu makalenin kaleme alınma sebebi de bu büyük eksikliğe dikkat çekmek içindir. Bugün genel başkan çok; fakat Sn. Erdoğan ve Sn. Bahçeli dışında lider yoktur. Toplumca yaşanan sancıların temelinde de bu eksiklik yatmaktadır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.