HASTALIKLI BAKIŞ!

A -
A +
Washington’dan Türkiye ile alakalı olarak yapılan 3 ayrı açıklama zamanlama, muhteva dil olarak oldukça dikkat çekici.
Arka arkaya yapılan bu açıklamalarda hem içişlerimize karışma ve hem de ülkemize karşı tehdit var. Onlardan ilki, 2 Nisan 2019’da ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısına ait. İkincisi, Başkan Yardımcısı’nın 3 Nisan tarihli konuşması. Üçüncüsü de ABD Dışişleri Bakanlığının 4 Nisan’daki beyanatı:
Dışişleri Sözcü Yardımcısı Robert Pallandino, günlük basın toplantısında 31 Mart seçimlerinden sonra gündeme gelen sonuçlara itiraz ve oyların yeniden sayılmasına dair sorulan bir soru üzerine şunları söylemiş:
-İlgili haberleri gördük. Serbest ve adil seçimler her demokrasi için temel esastır. Yeni meşru sonuçların kabul edilmesi de esastır. Bu konuda uzun ve itibarlı bir geleneği olan Türkiye’den de daha azını beklemiyoruz.
Bunun adı sırt sıvazlayarak ders, belki de ders verme gayretidir. Bu diplomatik riyakârlığın şifre çözümü şudur: “Demokrasiye uyun, seçim sonuçları meşrudur, gereğini yapın, İstanbul’u CHP’ye teslim edin!..”
Soru, büyük ihtimalle muvazaalıdır, çanak sorudur. Sözcü muavini bilmez mi ki partilerin sandık sonuçlarına itiraz etmesi ve oyların yeniden sayılması da demokratiktir ve hukuktan doğan bir haktır, yapılanlar da hâkim teminatıyla meşruiyeti yerli yerine oturtmak içindir. Ayrıca hatırlamaz mı ki kendi memleketinde Albert A. Algore ile George W. Bush arasında cereyan eden başkanlık seçiminde Algore kazanmışken Cumhuriyetçi Partinin itirazı üzerine yapılan sayım-dökümle hem de birkaç ay sonra Bush, işbaşına gelmişti. Bu itiraz ve yeniden sayımlar demokrasi ile hükûmet edilen her ülkede vardır. Hile, hata ve kasıt gibi seçmen iradesine zarar verici davranışları telafi etmesi bakımından da gayet yerindedir. Böylece adalet tecelli etmektedir...
Şu sertlik ve şahinlik gibi keskin üslubuyla maruf Amerikan Başkan Yardımcısı ve belki de “derin başkan” Mike Pence’in alenen ve resmen tehdit cümlesi ise şöyle:
-Türkiye, S-400 alımını tamamlarsa F-35’ten atılma tehlikesini göze almış olur. Bu da sadece Türkiye’nin savunma hacmini zayıflatmaz aynı zamanda programa tedarikte bulunan Türk parça üreticilerine de zarar verir!!!
Anlamı şöyle:
“Rusya ile füze alışverişini kesmezseniz Türkiye, F-35 ortaklığından çıkartılacaktır. Bu da savunma imkânlarınızı daraltacağı gibi F-35’e yedek parça imal efen Türk şirketlerine de zarar verir!..”
Başkan Yardımcısı, üstelik ortaklıktan çıkartma değil, tahkir edici şekilde “atma”dan söz ediyor. Ayrıca ilgili şirketlerimizi karamsarlığa düşürmeye çalışıyor.
Bu iki-“üç harfliler”, AB ve ABD, Türkiye’ye muamelede aynı samimiyetsiz tutumlar içindeler…
Trajedinin son sahnesi 4 Nisan tarihli ve sanki Pompeo’nun son günlerinden ayak oyunları taşımakta. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlût Çavuşoğlu ile ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Washington’da bir görüşme yaptılar. Masada gayet samimi geçen mülakatın ardından karşı ülke hariciyesi, gündemle alakasız bir açıklama yaptı. Açıklamadan ziyade tehdit. Üstelik bu tehdit, önceki tehditten çok daha sert. Söylenen şuydu:
-Türkiye, Suriye’nin kuzeyine bir harekât yaparsa neticesi yıkıcı olur!!!
Savaş ilanı gibi bu cümleden YPG’nin Türkiye’ye tercih edildiği açıkça görülüyor. Müdahale iması da yapılmaktadır. Anlaşılıyor ki Amerikan, tarafı böyle nahoş bir sözü etmek için senaryo üzerinde bir hayli çalıştıktan sonra oyunu sahnelemiştir...
Strateji, dostluk, mazi, müttefiklik hukuk ve ahlakıyla bağdaşması gayrı kabil bu lakırdılara kendi sahalarıyla alakalı olarak Washington Büyükelçimiz ve Dışişleri Sözcümüz, ayrı ayrı cevap verdiler. Toplu cevabıysa Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay verdi:
-ABD kararını vermeli, Türkiye’nin müttefiki olarak mı kalacak yoksa dostluğumuzu tehlikeye mi atacak?
Sn. Oktay, Amerika’ya “dost musun, düşmanlığa mı kalkışıyorsun?” diye sormakta. Hazret-i Mevlâna’nın diliyle “Ya olduğun gibi görün veya göründüğün gibi ol!” diyor...
31 Mart seçim tartışmalarının yapıldığı bugünlerde bu sözlerin edilmesi, bu trajedinin sahneye konması tesadüf değildir. Bakışlar hasta ve kasıtlı. 2-3 Harfliler, bugün de Türkiye’ye hasta adam muamelesi yapma peşindeler. Hüküm şu ki 31 Mart’taki sandık hilelerinden şu konuşmalara kadar 15 Temmuz süreci devam ediyor. Beka meselesi için delil isteyenlere işte delil! Sana gönlünce bir seçimi bile fazla görmekteler.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.