BAŞKANLIK SİSTEMİ

A -
A +
Türkiye, eğer önümüzdeki zamanlarda bir seçim veya halk oylamasına gitme mecburiyeti yaşamazsa 2023 Haziran ayına kadar 4 yıl boyunca seçim görmeyeceğiz.
Bu fırsatı, kazanca çevirmek mümkündür.
Nitekim uluslararası bankacılık ve finans kurumu JP Morgan Securities Yönetim Kurulu Başkanı Winfriend Bischoff, bu seçimsiz dönemde “dış yatırımlarla yabancı sermayenin Türkiye’ye rağbet göstereceğini” dile getiriyor.
Hâl böyle iken, önemli bir avantajı yakalamışken bazı siyasiler, farklı davranışlar içindeler. Eğer doğru ise Ali Babacan tarafından kurulacağı söylenen parti:
1-Başkanlık Sistemini yeniden tanzim ederek yola devam etmek veya 2- Parlamenter Sistemi güçlendirerek tekrar eski sisteme dönmek için bu iki teklifin referanduma sunulması için çalışacakmış. Bu partinin arkasında Abdullah Gül’ün olduğu söylenmekte. Tabii bu tekliflerin kanunlaşması için tasavvur edilen partinin mecliste olması ve mecliste olmaktan başka muhalefetle iş birliği yaparak anayasayı değiştirecek 400 vekilin bulunması şarttır.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise Cumhurbaşkanı’yla Cumhur İttifakı partilerine “partisiz cumhurbaşkanı” için anayasada birlikte değişiklik yapma çağrısında bulunuyor. Ona göre partisiz cumhurbaşkanı, tarafsız olur, tarafsız Erdoğan’ın da başlarının üstünde yeri vardır.
Buna mukabil MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, cumhurbaşkanlığı sisteminden taviz vermemektedir. Konuya dair söyledikleri şunlardır:
-Cumhurbaşkanlığı sistemine milletin tercihiyle geçilmiş ve millete mal olmuştur.
-Arka arkaya gelen seçimler, sistemin tam anlaşılmasına fırsat vermemiştir.
-Partisiz Cumhurbaşkanlığı teklifi, bir tuzaktır.
-Sistemin, düzeltilmesini icap ettiren aksaklıkları varsa AK Partili vekiller, bunu herkesin içinde değil, kendi aralarında konuşmalılar.
Aslında manzara şudur:
Sistem, ormanlaşacağına tek ağaç kalmıştır. Sistem, Partiler Kanunu, Seçim Kanunu gibi ilgili bütün kanunların da yenilenerek bir bütünlüğe kavuşmasıyla ormanlaşacaktı. Sık yapılan seçimlerin bu ilave çalışmalara fırsat vermediği sözü doğrudur.
Bu yüzden bazı AK Partililer, sistemin kendilerini MHP’ye mecbur bıraktığını söyler oldular. Bazıları parlamenter sisteme mi dönmeli? şeklinde sorular sordular.
Seçim Kanunu, Partiler Kanunu ve hatta YSK Kanunu gibi bazı düzenlemelerin daha da gecikmeden yapılması her hâlükârda ihtiyaçtır.
Ancak!
Cumhurbaşkanının partili olsa bile her vatandaşa karşı eşit muamele yapması şart olmakla birlikte partisiz cumhurbaşkanının da bir anayasa maddesiyle mutlak tarafsız olacağı da söylenemez. Bir partiden istifade ile kâğıt üzerinde tarafsızlık temin edilemiyor. 12 Mart 1971 Muhtırasında darbecilerin iradesiyle 40 yıllık CHP’li Nihat Erim, partisinden istifa ettirilerek sözde tarafsız hükûmetin güya tarafsız Başbakanı olmuş, bu da yıllar yılı alay mevzuu yapılmıştı. Ahmet Necdet Sezer, yargı bürokrasisinden gelmişti. Anayasa maddesine göre tarafsız cumhurbaşkanıydı. Hakikatteyse partili cumhurbaşkanından daha fazla taraftı. Taban gücü olmayan bir cumhurbaşkanı, boşlukta ve sembolik kalır. Sembolik devlet başkanına iki misal Sultan Reşad ve Fahri Korutürk’tür. Birinin zamanında Devlet, I. Dünya Harbi’ne girerken Padişah bir şey yapamadı. Diğerinde ise ülke, 12 Eylül darbesine sürüklenirken Cumhurbaşkanı bir şey yapamadı.
Sembolik cumhurbaşkanlığından en fazla canı yanan Turgut Özal’dır. Çankaya’ya çıktığına bin pişman olmuştu. Âdeta tecriddeydi. Kendisinin Başbakan yaptığı Yıldırım Akbulut’un bile telefonlarına çıkmadığı söyleniyordu. Yeni bir parti hazırlığındaydı. Ömrü yetseydi tekrar siyasete girecekti.
Var olan yeni sistemden eski parlamenter sisteme rücu etmek çok yanlış olur. Devlet hayatı yap-boz tahtası değildir. Bu sistemin en büyük hususiyeti, icrada cumhurbaşkanı ve başbakan diye çift başlılığı ortadan kaldırması, dışarıdan ehlinin bakan yapılabilmesi, meclisin münhasıran kanun yapmakla meşgul olması ve hükûmetin süratli karar alabilmesidir.
Cumhurbaşkanlığı sisteminde bir yılı arkada bıraktık. Bu bir yılı tecrübe kabul edip üzerinde çalışılabilir. Bu sebeple mecliste grubu olan parti temsilcilerinden bir komisyon kurulabilir. Bu komisyon, sistemdeki aksaklık ve eksiklikleri tespit ettikten sonra TBMM, anayasanın ilgili maddelerini değiştirebilir.
Kanaatimizce şunların yapılması lazımdır:
1-Sistemin adı Cumhurbaşkanlığından Başkanlığa çevrilmelidir. “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” uygulamada iğreti kalmaktadır.
2-Başkan, partisinin faaliyetlerinde bulunduğunda sadece partinin imkânlarını kullanabilir.
3-Başkanın partisinin faaliyetleriyle alakalı olarak yaptığı konuşma ve çalışmalara getirilecek tenkit ve yermeler Başkana hakaret sayılamaz. Bundan dolayı savcılar, resen dava açamaz. Dava açılacaksa Başkan, parti genel başkanı sıfatıyla dava açabilir.
4-Partiler Kanunu, Seçim Kanunu, YSK Kanunu ve ilgili diğer kanunlar Başkanlık Sistemiyle ahenk teşkil eden bir paket hâlinde en geç 6 ay içinde hazır edilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.