CHP, BU ZİHNİYETİ TERK ETMEK ZORUNDADIR!..

A -
A +
Politikacıların gaf yaptıkları, münasebetsizlik ettikleri zamanlar olmuştur. Bundan sonra da olabilir. Fakat hiçbir gaf, hiçbir çam devirme, CHP İstanbul milletvekili İbrahim Özden Kaboğlu’nun millî vicdanı sızlatan şu münasebetsizliğiyle boy ölçüşemez. Bütün zamanların rekoru kırıldı. Eskiden "kötü film" yarışmaları olur, en kötüye ödül verilirdi. Şimdi de adı geçen kişi ettiği bu lakırdıyla en kötü konuşma ödülüne layık görülebilir. Ayasofya’nın haçlı esaretinden, rehinelikten kurtulma günlerine gelmişken onun yeniden camiliğe tebdili teşebbüsü, Yunanistan’ı, Kıbrıs Rum tarafını ABD’yi rahatsız etti. Onları anlamak mümkün. Fakat CHP’li bir vekile ne oluyor? Oysa bu partinin genel başkanı Sn. Kılıçdaroğlu, üç gün önce yaptığı bir konuşmada iktidarı kastederek "Ayasofya’yı ibadete açacaksa açsınlar" demişti. Hemen ardından partisinden bir vekil ise aynı mevzuda infial uyandıran bir konuşma yaptı... Fatih Sultan Mehmed Han Vakfı’nın tapulu mülkü olan Ayasofya’nın mülkiyet hakkına el uzatılarak Resmî Gazete’de bile yayınlanmayan bir kararnameyle 24 Kasım 1934’te 5 yüz yıl boyunca İmparatorluğun bir numaralı protokol camiî olarak kullanılmış cami, camilikten çıkartılmıştı. Bugünse Türkiye Cumhuriyeti Devletinde, bu mâbedi hürriyetine iade çalışmaları olması ve 29 Mayıs’ta Ayasofya’da Fetih Suresi okunması sebebiyle millî hâkimiyet, istiklâl ve hükümranlığımıza sözlü müdahale edilir bir yere gelinmiştir. Ayasofya’ya hakkını iade etme teşebbüsümüz üzerine bağımsızlık haklarımıza saldırı yapılmaktadır. İade olduğunda sataşmalar artacaktır. Yunanistan, hâline bakmadan tehditler savurmakta, Kıbrıs Rum kesiminde camilere saldırılmakta, ABD ise yayınladığı zenci krizindeyken bile "Dinî Hürriyetler Raporu"da Ayasofya vesilesiyle Türkiye’ye haksızlıklar yapmaktadır. Onlar, buna devam ederken önceki gün de CHP’li vekil Kaboğlu, TBMM kürsüsünde çok CHP’liyi de şaşırtmış olması mümkün bir konuşma yaptı. Şöyle diyor veya ne dediğini bilmiyordu: -Ayasofya’nın müze olarak kalması gerektiği gibi Sultanahmet de müze yapılmalıdır!.. "Tut kelin perçeminden!" deyimi böylesi çam devirmeler için söylenmiş olsa gerek… Hatta sadece Ayasofya’nın müzelikten çıkarılmasına muhalefet etmiyor. "Bunların artık bizim değildir" gibi "şey"li bozuk bir Türkçeyle de sözüne güç kazandırmak istiyordu. Bu bakış, aslında Tek Parti Zihniyetinin sicilinde vardır: Ahır yapamadığını müze yapar. Daha nicesi gibi Ayasofya’yı, Trabzon’daki Ayasofya’yı, Kariye’yi müze yapmışlardı. Kariye 1945’te müze yapılmıştı. 1947’de de Dolmabahçe Camii’ni de Deniz Müzesi’ne çevireceklerdi. Ömürleri yetmedi. Aslında "insanlığın ortak malı" gibi hümanist, liberal, köksüz söylemlerin temelinde İslamiyet’i reforma tabi tutmak, Türkçe ezan, Türkçe Kur’ân, sıra konmuş ve ayakkabıyla girilen ve mihrapta piyano çalınan sözde cami özlemleri vardır. Bu konuşma bir şuuraltı sayıklamasıdır. Yoksa insanlığın ortak malı veya ortak mirası olmak, bir külliyenin ibadethane olarak yaşamasına engel değildir. Batıda bir tek kişi bile filan katedrali müze yapalım diyebilir mi? Başına gelmedik kalmaz. "Kaval çalmasını bilmeyen çoban, sürüye kurt getirir." Kaboğlu, bu noktadır. "Zulüm, 1453’ten başladı", "Malazgirt İsyandır" diyenlere sahip çıkılması veya layıkıyla cevap verilmemesi, bazı Halk Partililerin arada bir işte böylesi panayırlık laflar etmesi yahut bunu diyenlere layıkıyla tepki verilmemesi, mazisiyle yüzleşmemesinden dolayı iktidar yolu CHP’ye kapalıdır. Bülent Ecevit ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun başa geldiklerinin ilk zamanlarında denedikleri "Yeni CHP" bir türlü hayat bulamadı. Bu gidişle bulması da mümkün değildir. Elbette her CHP’li Kaboğlu gibi düşünmüyordur. Ancak zehirli hançer yemiş gibi bu sözü işiten seçmen, "CHP eski tas, eski hamam; dine de camie de dindara da bakışı hiç değişmemiş!" diyerek bu partiden uzak durmaya devam edecektir. Türkiye’nin hakikaten bir ana muhalefet problemi vardır. Manzara, ne düşünce hürriyeti ve ne de çok sesliliktir. Bunun adı, millî hassasiyetlere yabancılık ve konuşmayı bilmemektir. CHP kendini kandırmasın. "Çok seslilik", "parti içi demokrasi" gibi savunmalar gerçekçi değil. Partide hiyerarşik disiplin yok. Emin olunsun ki Kaboğlu’nun bugün kendi partisine verdiği ziyanı değme CHP muhalifi veremezdi. O kötü sözün sahibi, şayet partiden atılırsa CHP en az zararla kurtulabilir. Eğer sineye çeker, böylesi münasebetsizlikler devam ederse, muhtemeldir ki biz de ileride "CHP de Türkiye partisi olmalıdır!" diye yazı yazmak zorunda kalırız…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.