KIBRIS

A -
A +
Bir uçak gemisini andıran Kıbrıs adası, dünyaya söyleyecek sözü olan bizler için erken İslâm döneminden itibaren önemlidir… Adanın tamamında çok sayıda sahabe-i kirâm ve tabiîn kabirleri vardır. Bugün, Rum kesimindeki Larnaka’da kalmış olan Hala Hatun Türbesi, en fazla bilinendir. Bunlar, İslâm fetih hareketlerinde şehid düşmüş veya gazi olmuş kahramanlardır. II. Selim Hân’ın kumandanı Lala Mustafa Paşa eliyle 1572’de Kıbrıs’ı fethettiğimizde de çok şehid ve gazi verdik. Keza 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekâtı’nda şehidler ve gaziler verdik. “Bu kadar şehid ve gazi varlığını ada, nasıl olur da taşır ve batmaz?” diye saf bir soru sorulsa ona verilecek ciddi cevap "O şehid ve gazilerin himmetiyle" sözü olur. Lala Mustafa Paşa, emrindeki levend ve askerlerimizle, Müslüman Türk’ün kılıç kuvvetiyle İslâm mülkü bir Osmanlı idaresi hâline getirilen Kıbrıs adasının tamamı ecdadımızın vakfıdır. Buna dair kayıtlar Vakıflar Genel Müdürlüğümüzdedir. Kıbrıs, 1878’de "1293 Türk-Rus Harbi" yüzünden İngiltere devletini "Moskof"a karşı yanımıza çekebilmek için Abdülhamid-i sani tarafından İngiltere’ye kiralandı. İngilizler, 1914-18’deki "Harb-i Umumi"de şartlardan istifadeyle adayı ilhak ettiler. Bu gayrimeşru ve kira akdine mugayir ilhak kararı, 24 Temmuz 1923’te TBMM Hükûmeti tarafından tanındı. İngilizlerin, Saltanatın lağvı, Hilafetin kaldırılmasına dair baskı, hile ve oyunlarının üçüncü ayağı, Ankara’nın Kıbrıs’ın ilhakını tanımasına dairdir. Sonraki zamanlarda Rumlara güya devlet olma hakkı verildi. 1960’ta Anayasa yapılarak Türk ve Rum cemaatlerinden mürekkep bir Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu. Ne var ki değişmez hakikat şudur: "İngiliz, çıktığı yerde mutlaka ihtilaf bırakır!" Kaldı ki adadan çıkmamış; aksine kurduğu iki üsle ileri karakol olarak burayı kullanmaya başlamıştır. El’an da kullanmaya devam etmektedir. Adana’dan İncirlik Amerikan üssünü kaldırmak, Kıbrıs’taki İngiliz ve Büyük Britanya üslerini kaldırmaktan daha zordur. İngiliz’in tuzak dolu ince politikaları anlaşılmadan bölge ve dünya siyaseti anlaşılamaz. Nitekim günümüzdeki Hindistan-Pakistan, Keşmir, Irak, Suudi Arabistan, BAE, Türkiye-Yunanistan ihtilafları ve daha birçoğu hep İngiliz mirasıdır. ’74 Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra adaya huzur gelmiştir. O tarihten beri her iki kavim kendi bölgesinde kendi hayatını yaşamaktadır. Şu farkla ki AB, Hıristiyan damarı tuttuğu için Rum tarafını bütün adanın devleti var sayarak AB’ye kabul etmiş ve bir de dönem başkanlığı vermiştir. Kıbrıs’ta iki cemaat yahut iki toplumlu devlet geçmişte denenmiş fakat Rum ırkçılığı bitmemiştir. 20 Temmuz müdahalesiyle Rumların Türklere yaptığı katliam durdurulabildi. Barış Harekâtında devrin zorlukları sebebiyle adanın tamamı -maalesef- alınamamıştır. Bugün tekrar telaffuz edilen iki devletli yapı fikri, on seneler boyu çok müzakere edildi. Kıbrıs kahramanı merhum Rauf Denktaş, bu mevzuda çok ter döktü. Fakat netice alınamadı. Yine alınamaz. Zira bugün Kıbrıs’ta sadece İngilizler değil, şöyle veya böyle ABD, Rusya, İsrail, Mısır, Fransa da müdahildir. Bunlardan bazıları Rum yönetimiyle üs, liman vs. şeklinde sözleşmeler imzaladılar. Kıbrıs’ın zamanımızdaki ehemmiyeti, dünden ziyadedir. Kıbrıs, artık yalnızca stratejik mevkiî sebebiyle değerli değildir. Çevresinin tabiî gaz ve petrol yani enerji havzası olduğu keşfedilmiştir. Bizim için Kıbrıs, Suriye, Filistin, Libya ve Mısır sebebiyle düne nazaran çok daha ehemmiyetlidir. Bu Kıbrıs için iki yapılı devlet kurmaya çalışmak bize göre zaman kaybıdır. Olması gereken, dost olduğuna inandığımız başkentleri KKTC’yi tanımaya ikna etmektir. KKTC, BM nezdinde gözlemcilikten üyeliğe geçmelidir. KKTC’nin BM üyeliği bundan böyle bir zaruret hâline gelmiştir. Ankara’nın gündemi bu şekilde değişmesi zaman kazandırır… Yapılması gereken bir iş daha var. Adanın bile ağırlığını zor kaldırdığı bu şehidler yadigârının kumarhane gibi gayrimeşru fiillerle anılmasını önlemek. Türkiye’de kumar yasaklandı. Fakat baronlar, mücadeleyi bırakmayarak Kıbrıs’a taşınıp burayı kullanmaya başladılar… Atalarımız, güzel fakat zor bir mevkide vatan tutmuşlar. Atalarımız, şeref verdikleri bu toprakları, bize sahip çıkmamız kaydıyla miras bıraktılar. O mirasta bir çakıl taşı dahi kıymetlidir… Erken İslâm döneminden Lala Mustafa Paşa’nın fethine, oradan Kıbrıs Barış Harekâtı’na kadar adada can vermiş bütün şehidlerimizle gazilerimize rahmetler diliyoruz…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.