BÜYÜK DEVLET OLMANIN ŞARTLARI

A -
A +
 
"2023 Büyük Türkiye" ve "2071 Cihan Devleti Türkiye" adlı yakın ve uzak mesafeli Kızılelma yürüyüşlerimizde büyük devlet olma şartlarına sahipliğimiz mevzuunda çeyrek asır evveline nazaran kıyas kabul etmez ölçüde mesafe almış vaziyetteyiz. Buna şükretmeliyiz. Fakat daha alınacak çok yolumuz var. Bu bahis, günlük politikaya dâhil değildir. Bu mesele, partilerin iktidarların değil, devletin değişmez temel gündemidir.
Washington’da yaşadığım zaman hesap ettim ki "Devlet-i âli Osman devam etseydi bugün ABD’nin toprak ve nüfus büyüklüğünde olurdu." Önceki 14 Türk devletinde olduğu gibi Selçuklu da Osmanlı da "Devlet-i Ebed Müddet" hayatında birer dönemin ismidir. O hâlde "Osmanlı devam etseydi" sözü yanlıştır. Devlet devam etmektedir. Değişen idare şeklidir. Saltanatın yerini Cumhuriyet idaresi almıştır. Öyle ise "Devlet, 1923’te kuruldu" sözü de yanlıştır.
"Devlet" adlı esas teşkilat millet, mülk, bayrak, ordu, Türkçe, maddi ve mânevî değerlerimizle devam etmektedir. Peki, bugünkü Devlet, yani Türkiye Cumhuriyeti, nüfus ve mülk yani toprak olarak Devlet-i âli Osman Büyüklüğünde midir?
Hayır değildir…
Bugün 83 milyonlardayız. Ancak doğum hızı düşmüş, evlenme yaşı yükselmiştir. Bu manzara 2071’e 30 yıl kala nüfus artış hızımızın yavaşlama ve gerilemesinin habercisidir. Bundan dolayı en az 3 çocuk ve erken evlilik millî bir mecburiyettir. Bu zaviyeden bakıldığında şu tezimizi olanca aykırılığıyla dile getiriyoruz. Mülteci varlığı, nüfusumuzun zenginleşmesi bakımından bir imkândır. ABD’nin Yeşil Kartla muhacir kabul etmesi esasında nüfus büyüklüğünü koruma gayesine matuftur. Almanya, Fransa gibi devletlerin ülkelerine yarım asır evvel işçi kabulleri de bu ihtiyacın değişik adlarla ifadesidir…
Neden böyle bir yazı kaleme alma gereği duyduk?
Biz, bu yazıya dair kafa yorarken MGK da eş zamanlı olarak Azerbaycan’dan Libya’ya kadar devam eden "Türk Hilali" üzerinde kafa yormaktaydı. O Hilalin kucağında Suriye, Filistin, İsrail, Kıbrıs, Yunanistan, Adalar ve Libya var. Bir de Hilal’e tetik çeken malum milliyetler var. Devamlı takipçilerimiz bilirler. "I. Cihan Harbi devam ediyor" deriz. O tesbitimizi bugün de tekrarlıyoruz. I. Cihan Harbi’ni "7 düvele karşı" yapmıştık. Düvel, devletler demek. O gün sahnede kimler varsa eksiksiz biçimde onlar bugün de sahnedeler.
I. Cihan Harbi’nde Osmanlı Devleti’nin Balkan kolunu kopardılar. Daha sonra Anadolu kolunu koparmak istediler. Fakat Rusya’da çarlık rejiminin devrilmesi ve muhteşem Anadolu mücahedesi gibi sebeplerle bunda muvaffak olamadılar. 850 sene sonra Müslümanları Endülüs’ten kazıyabilme gerçeğinden güç alıyorlardı. Daha sonra savaş inkıtalarını, uzunca bir zaman ASALA, PKK gibi örgütlerle doldurmaya baktılar. Harb-i Umumi’de 7 düvelle çarpıştığımız gibi bugün de aynı 7 düvelle mücadele etmekteyiz. Şu var ki bir asır evvel mertlik vardı. Düşman, kendisi olarak cephede karşımıza çıkardı. Bugün vaziyet farklı. Suriye’de güya müttefik olan bir devlet, Libya’da düşman olarak karşımıza dikilmekte. Libya’da müttefik olan bir başka yerde düşman olarak yolumuzu kesmekte. Artık ASALA ve PKK ile iktifa etmiyorlar. 1820-1920 arasında olduğu gibi Yunan ve Ermeni unsurunu yine taşeron olarak devreye aldılar. Libya’da, Akdeniz’de şartları, aleyhimize çevirmek için hançeri, sırtımıza Azerbaycan’da vurmaktalar.
O hâlde 2023 Büyük Türkiye ve 2071 Cihan Devleti yürüyüşümüzde adımlarımızı sıklaştırmamız gerekmektedir. Osmanlı döneminde olduğu gibi bugün de Türkiye, âlem-i İslâm’ın başı mevkiindedir. Büyüklüğümüz iki milyarın menfaati gereğidir. Bu da aynı zamanda nizâm-ı âlem, dünya barışı ve muvazenesi, dengesi içindir. Tarihçi ve sosyolog, Muhammed ibni Haldun’un "coğrafya kaderdir" demesindeki hakikatin bir tezahürü olarak büyük devlet olmanın dışında bir yolumuz yoktur. Bunun dünden yankılanan sesi "ya istiklal ya ölüm"dür. Nitekim bugün de Bakü sokaklarında "ya Karabağ ya ölüm!" nidaları yükselmektedir.
Şunları aslında TBMM’nin duvarına yazmak lâzımdır:
-Küçük nüfusla büyük devlet olunmaz!
-Küçük toprakla büyük devlet olunmaz!
-Küçük orduyla büyük devlet olunmaz!
-Küçük maliyeyle büyük devlet olunmaz.
-Zayıf yargıyla büyük devlet olunmaz!
-Kifayetsiz eğitimle büyük devlet olunmaz!
-Asrın silahlarını imal edemeyince büyük devlet olunmaz!
-Millî irfandan kopunca büyük devlet olunmaz!
Bugün, Büyük Devlet Olma Şartları’ndan bazılarını ya tam veya kısmen yakalamış durumdayız. Ancak bütünü kucaklamak gerekiyor. Biri bile noksan olursa olmaz. Elimizi çabuk tutmalıyız. 7 koldan kuşatılmaktayız. Büyümemizin, kendi savunma sanayiimizi kurmamızın, Ayasofya’yı esaretten kurtarmamızın hesabını sormak için her yolu kullanacaklar.
Su uyur düşman uyumaz…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.