EĞİTİMDE BEKLENTİLER

A -
A +
18 Temmuz 2020 tarihinde ‘’Psikologlar rahatsız’’ başlığını taşıyan bir yazı kaleme almıştık. 2 Ağustos 2020 günü Cumhurbaşkanı’mız Sn. Recep Tayyip Erdoğan “açık öğretim konusu dâhil olmak üzere psikoloji eğitimi hakkında ivedi bir rapor hazırlanması için Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kuruluna talimat verdi’’. Hey’etin raporu serdettiğimiz görüşleri destekler mahiyette oldu ki Sn. Erdoğan, YÖK’e psikolojide açık öğretimin sonlandırılmasına dair mütalaasını bildirdi ve bu mesele böylece bitti…
Ancak o arada yani 18 Temmuz’da yazımızın intişarından sonra kendini eğitim mağduru sayan kitleden Meslek Lisesi mensupları, üniversite giriş barajına takılanlar, fizyoterapistler, bize ulaşarak kendilerine de tercüman olmamızı istediler…
Bu defa da 4 Ağustos’ta “Eğitimden Gelen Çığlıklar’’ başlıklı yazımızı yazdık. Önceki yazımızdaki “rahatsızlık’’ gibi bu defaki “çığlık’’ sözü de asla mübalağa değil, gerçeğin ta kendisidir. 4 Ağustos tarihli makalemizin ana fikrini bir kere daha tekrarlamak isteriz. Tire ile verdiğimiz bu görüşler, gençlerle o meslek sahiplerinin kendi görüşleridir. Onlardan birçoğuyla yazıştık, türlü sorular sordum. Hadiseyi bütünüyle anlamaya çalıştım ki tam anlatabilelim. “Bir kere daha onlara kulak vermeliyiz’’, diyorum. Devamında da yeni eklenen kitlenin taleplerini nakledeceğiz:
-Fizyoterapistlerin dertleri çok. Sahada çalışmamız engelleniyor. Sağlık, tedavi, terapi kelimelerini kullanmamıza izin verilmiyor. Mezun sayısı fazla. Tayinlerimiz yapılmıyor. Özel sektör ise asgari ücretin altında teklifte bulunuyor. İş yeri açmak için Sağlık Bakanlığından ruhsat alamıyoruz. Mevzuatımız, odamız, temsilcimiz yok.
-Sağlık Meslek Lisesi mezunları olarak mağduruz. Barajı geçemeyen arkadaşlarımız var. Biz, bu liseye yazılmadan önce iki yıllık yüksek okula imtihansız geçiş hakkı varken bu hak, senenin ortasında kaldırıldı. O imkânın tekrar verilmesini istiyoruz.
-Üniversite girişlerinde barajlar düşürülsün veya kaldırılsın. Yetenek önünde baraj engeli olmasın. Tercih hakkımız elimizden alınmasın. Vakıf üniversitelerini tercih etmek isteyenlerimiz için en büyük engel, sıralama barajıdır. Yığılma yüzünden sıralamalar çok düştü. Homojen hesaplamalar da işin içine girince iyi netlerle düşük sıralama oluştu. Bu şartlarda tercih yapamıyoruz. Fakülteler boş kalmasın. Vaziyet yeniden gözden geçirilmeli.
-AYT imtihanının seçici olmaması sebebiyle eşit ağırlık talebeleri hukuk fakültesini yazamaz hâle geldiler. İki yüz binin çoğunu sayısal mezunları doldurdu. 2019’da 2,5 net ile 190 bin barajına, bu sene de 0,25 net ile 125 bin barajına takıldık. Baraj esnetilmeli. Eşit ağırlık talebeleri ziyan oluyor.
-Bir asırda bir görülebilecek bir salgın illetine yakalandık. Korona dolayısıyla okullarımıza üç ay ara verdik. Zorlu şartlarda imtihana girdik. Bu yaşananların dikkate alınması lazım. Onun için mühendislik, hukuk, öğretmenlik, diş hekimliği, eczacılık, hemşirelik, ebelik, barajları esnetilmeli…’’
Çığlıklar, böylece uzayıp gidiyordu. Meslek lisesi mezunları başta olmak üzere öncekiler taleplerini ısrarla tekrar etmekteler. “Uyuyamıyor, yemek yiyemiyoruz’’ diyorlar. Hukuk puanı geçen sene 190 bin iken 125 bine çekilmiş. Tekrar 190 bin olsun istiyorlar. Meslek liselerinde sosyal dersler layıkıyla alınmıyor. Ya yüksek okullara tekrar imtihansız giriş hakkı getirilmeli veya baraj 140 bin olmalı deniyor. Hatta bazılarının ebeveynleri bize ulaşarak evlatlarının hâlini anlatarak çare aranmasını istemekteler.
Dediğimiz gibi yardım isteyen “imdat’’ diyenler bunlardan ibaret değil. Bugün olmuş hâlâ puanların düşürülmesini istiyorlar. Hukuka girişte mağdur olanların fazla olduğu kaydedilmekte. Bunun gibi Sosyal Hizmet tahsili alanlar da feryat etmekteler. “Biz de insan ruhuyla, ruh sağlığıyla iştigal etmekteyiz. Bizim de AÖF’le, uzaktan eğitimle değil yüz yüze örgün eğitimle yetişmemiz lazım, bizim de mevzuatımız, odamız, temsilciliğimiz yok’’ demekteler. Çocuk Gelişim eğitimi yapanlar da aynı mahiyette dertliler. “Bize emanet edilen çocukların gelişimi için örgün eğitimle ve bihakkın yetişmemiz lazım. Bu dalda açık öğretim, uzaktan eğitim olmaz’’ diyorlar.
Dediklerini, yazdıklarını olduğu gibi buraya almaya sütunumuz yetmez. Fakat kırılmış, yılgın, hayalleri solmuş bu gençler, bir muhatap bulmalı. Bazıları da diyor ki “hukukta mezun sayısı zaten fazla; bir de giriş barajı mı düşürülsün?’’ Yukarıda naklettik, sadece hukukta değil; hukuktan, dişçiliğe, ebeliğe kadar talep var. Biz kendimiz daha geçenlerde bir TV programında “bundan böyle yeni hukuk fakültesi açılmasın!’’ demiştik. Şu var ki hangi dalda olursa olsun mezun fazlalık keyfiyeti, arkadan gelen gençleri yormamalı. Hemen her dalda mezun fazla ancak üniversite kapıları önünde hayalleri yıkılanlar da fazla. Bir denge bulmak, çözüm üretmek şart. Bu gençleri istismarcıların ideolojilerine kaptırmamalı.
Eğitimde mesele çok.
Beklenti çok.
Başı ellerinin arasında genç ve dertli aile çok.
Buna rağmen her zorluğun bir çaresi vardır.
Bu gençleri dinlemeli, neticeyi tahlil etmeli ve bir çıkış yolu bulmalı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.