İTTİFAKLARDA DURUM!

A -
A +
  Anayasa değişikliği, parlamenter sistemi terkle cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş, 15 Temmuz işgal ve darbe ihaneti, genel seçimler ve benzerleri, geçtiğimiz 10 yılda yaşanan önemli olaylardı. "İttifak" kavramı, bu ortamda dile geldi. AK Parti ve MHP’nin "Cumhurbaşkanlığı Sistemi" tezinden hareketle "Cumhur İttifakı" adı altında dâvâ arkadaşlığına dair ilk adımları atmaya başlamalarına, CHP ile öteki muhalefet partileri ve bir kesim medyada şiddetle karşı çıkıldı. En göze çarpan itirazları "koalisyon"a dairdi. Dedikleri, şuydu: -Şimdi bir çelişkiye düşülmüyor mu? İttifak da bir koalisyon değil mi? Değildi ve itiraz bir çarpıtmaydı. Bizdeki koalisyonlar, bir Hükûmet ve çıkar paylaşımıydı. İktidar koltuğunda birkaç hükûmet oturuyor gibiydi, darbe ürünüydü ve yeni darbelerin gelmesinde önemli bir unsurdu. İttifak ise müşterek bir gâye ve gâyeler için gönüldaşlık yapma ve dayanışmaydı. Koalisyon menfaat merkezli iken ittifak, hizmet merkezliydi. Uzun süren bu şiddetli karşı çıkış, Cumhur İttifakı’nın iki liderine geri adım attıramadı. Buna hem Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın ve hem de Sn. Devlet Bahçeli’nin seciyeleri müsaade etmezdi. Bu iki lider, sabah başka, akşam başka konuşan kifayetsiz politikacılar değil, omuzlarındaki sorumluluğun yüksek şuurunda olan devlet adamlarıydı. Eğer, Cumhur İttifakı değil de onun yerinde zayıf bir iktidar, hele menfaate dayalı bir koalisyon olsaydı, Suriye’nin kuzeyinde Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı Harekâtı yapılarak emperyalist dünyanın projelendirdiği terör devleti çalışmasına darbe vurulamazdı. Bölücü terör örgütünün Suriye kolu, Fırat’ın doğusuna sürülemezdi. DEAŞ temizlenemezdi. Taşeron bölücü örgüt, Türkiye içinde çökertilemez, Suriye’nin kuzeyi ile Irak’ın kuzeyinde geriletilemezdi. Akdeniz, Mavi Vatan olamazdı. Libya ile Münhasır Ekonomik Bölge Andlaşması yapılamazdı. Karabağ kurtarılamazdı. Millî silah imâlât ve müdafaasında bu yüksek muvaffakiyet elde edilemezdi. Büyük devletlerin vesayet arayışlarına karşı durulamazdı. Aynı şekilde Covid-19 salgınında dünyada en iyi mücadeleyi veren ülkelerden biri olamazdık. Salgın sürecinde önemli devletler bile kalkınmada yerini koruyamazken biz kalkınmada tırmanışa devam edemezdik. Bu başarılar, daha birçok kalemle çoğaltılabilir… Bütün bunlar; hayatımızda koalisyon değil de Cumhur İttifakı’nın olması, hızlı çalışan bir Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sisteminin bulunması, genel başkan olmaktan öte lider olan Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli’nin şahsiyetli ve haysiyetli duruşlarıyla başarıldı. Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Cumhur İttifakı, bir sevki ilâhi olarak Türk milleti; dahası İslâm ümmeti için yeni bir şafak olan 2023, 2053 ve 2071 eşiğinde kurulmuştur. Bu üç kademeli hedef bu milletin Kızılelma’sıdır. Bütün bunlar olurken bu iki lider, ihanetten darbeye, yalnızlaştırmaya, çelmelenmeye, partilerini bölme gayretlerine kadar her şeyi yaşadı fakat hiçbiri karşında boyun eğmediler. Cumhur İttifakı, bir mukaddes dâvâ ve kardeşlik kucaklaşmasıdır. Sn. Devlet Bahçeli, bu ittifakın, mübarek Malazgirt ruhunun bir tezahürü olduğunu 18 Mart 2021 günkü kongrede Çanakkale Zaferi’nin mânevî ikliminde bütün dünyaya ilan etti. Bu ruh, bekamızın teminatıdır. Sn. Bahçeli, 1277 delegenin tamamının oyunu alarak 10. defa genel başkan seçildi. Ardından da parti yönetiminde ciddi değişikliklere gitti. Bu, aynı zamanda Cumhur İttifakı için de bir kan tazelemedir. Aynı şekilde Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın da 24 Mart’taki büyük kongrede bütün delegelerin oyu ile yeniden seçileceğine şüphe yoktur. Sn. Erdoğan da parti yönetiminde değişiklik ve gençleştirmeye gidecektir. AK Partideki bu gelişmeler de Cumhur İttifakı için kan tazeleme olacaktır. 24 Martta Sn. Erdoğan da Cumhur İttifakı’nın mânâ ve değerine bilhassa temas edecektir… Bunlar yaşanırken muhalefet partileriyle muhalif medya iki lider arasında bir And çatlağı çıksın bekleyişine girmiş bulunuyorlar. Çok yanılıyorlar; böyle bir ihtilaf, anlaşmazlık vs. olmayacaktır. Metni defalarca değiştirilmiş ve 12 Mart Muhtırasından sonra ifrata kaçılmış And’da söylenen ve söylenmek istenen ne varsa İstiklal Marşı’mızda eksiksiz mevcuttur. Aslolan niyet ve muhtevadır. Okullarda and okunması gerilerde kalmıştır. Sn. Erdoğan ve Sn. Bahçeli buluşmasında bu mesele halledilir… MHP kongre havasındayken, AK Parti, kongreye hazırlanırken Cumhuriyet Başsavcısı, HDP hakkında 600 sayfalık bir iddianame ile kapatma dâvâsı açtı. İddianamenin her biri, bir partinin varlığına son vermeye yetecek isnatlarla doludur. AYM’nin davayı kabulle "talep gibi" karar vermesi kesine yakın ihtimaldir. Zira iddianame, milletin şikâyetlerinin derlenip toparlanmış hâlidir. Böyle bir kapanma olmasın diye her şey yapıldı, çok sabredildi. Kendi düşen ağlamaz. Varılan noktada ya sinsi bölme çalışmalarına rıza gösterilecek veya Devlet, meşru müdafaa hakkını kullanacaktı… MHP ve AK Partinin kan tazelemeleri, liderleriyle partilerinin güçlenerek kongrelerden çıkmalarına mukabil HDP’nin kapanması CHP ve İYİ Parti’de sarsıntılara yol açmaması mümkün değildir. Bu sonuç, zaten zayıf olan Millet İttifakı’nı bitirebilir. Millet İttifakı’nın yaşama şansı kalmadığı gibi, ittifakın saklı ortağının kapısına kilit vurulacağı gibi, ayrışan CHP gibi İYİ Parti’nin de etkilenmemesi imkânsızdır. Cumhur İttifakı kervanı yoluna devam ediyor yarın belki yeni katılmalar olabilir. Çöken Millet İttifakı ise ya sil baştan yeniden kurulur veya o cenahta kargaşa sürüp gider. Bu görüntüyle 2023 seçimlerine yürümekteyiz…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.