TEK MİLLET 6 DEVLET!..

A -
A +
"Tek millet, iki devlet!" sözünü Türklerin dil ve dimağına kazandıran Azerbaycan Cumhurbaşkanı merhum Haydar Aliyev oldu…
Bir deyim hâlini alan cümle, geçen zaman içinde daha bir sağlamlaştı. İlk kullanılışında Türkiye ve Azerbaycan’ı ihata ediyordu. Bilahare her geçen gün Sovyet ideolojisinin serpintilerinden biraz daha kurtulan Türk âlemi, bu defa "neden iki devlet; biz iki devletten mi ibaretiz?" diye düşünür oldu. Bir arayışın peşinde olarak ilk defa Türkiye, Azerbaycan ve Kırgızistan 3 Ekim 2009’da Nahçıvan’da bir araya geldiler. Burada "Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi" kurulması kararı imzalandı. 15/16 Eylül 2010’da ise İstanbul’da yapılan zirveyle "konsey" kelimesine eş anlamlı olarak "keneş" de denilen şûra resmîleşti.
Bugün Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan keneşe âzâ devletlerimizdir. Teşkilatın merkezi İstanbul’dur, umumi kâtipliği; genel sekreterliği Bakü’de bulunmaktadır. Macaristan, akraba millet olmakla müşahid; gözlemci devlettir. Tacikler Türk soyundan olmasa da asırlardır bir ve beraber olduğumuz için Tacikistan da bu konseyde olmalıydı diyoruz. Türkmenistan ise tarafsız devlet statüsünde olduğundan bu teşkilatta bulunmuyor şeklinde anlıyoruz. Ancak, Türkmen kardeşlerimiz bu tarafsızlığın kendilerine ne getirip, nelerden geri bıraktığını iyi araştırmalılar. İsviçre örneği yanıltmamalı. İsviçre gerçekte tarafsız mıdır? "Bî taraf olan, bertaraf olur" atalar sözünün Türkmen Türkçesinde olmaması uzak ihtimaldir. KKTC’ye üyelik tanınmaması ise yadırganır bir hâldir.
Türk Keneşi’nin; şûrasının kuruluş gâyesi, başlıca şu hedeflerdir. Alfabe birliği, iktisadî ve ticarî iş birliği, şirketler ortaklığı, ulaşım kolaylığı, üniversite beraberlikleri, turizm, askerî dayanışma ve benzerleri…
Başlıca Konsey organlarına gelince: TÜRKSOY-Milletlerarası Türk Kültür Teşkilatı, TÜRKPA-Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenterler Asamblesi, Türk İş Konseyi, Türk Kültür ve Miras Vakfı, Türk Ticaret ve Sanayi Odası.
Kuruluşların her biri farklı devlettedir ve her birinin başkanı da farklı Türk devlet adamıdır.
Türk Keneşi, bu sene ilki 31 Mart’ta Kazakistan’da ve ikincisi sene sonunda İstanbul’da olmak üzere iki defa toplanacaktı. Kazakistan, kurucu lideri ve TÜRKPA reisi muhterem Nur Sultan Nazarbayev’in himaye ve teşvikiyle heyecan içinde bu buluşmaya hazırlanıyordu. Şûra, Türkistan eyaletinde Hoca Ahmed Yesevî’nin huzurunda yapılacaktı. Ancak korona salgını buna mâni olduğundan devlet ve hükûmet adamlarımız yüz yüze gelemediler. Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan online olarak konuştular. Önceki adıyla Yesî, şimdiki adıyla Türkistan’daki bu toplantı, bir anlamda İstanbul’daki zirveye hazırlık mahiyetindedir ve gayrı resmîdir. Hunlardan geldiğini beyan eden Macaristan’ın Keneş’te gözlemci devlet olduğunu yukarıda yazmıştık. Ukrayna da aynı imkâna kavuşmak istemektedir. Yesî yahut Türkistan’daki toplantıya Güney Kore de iştirak etmek istemiştir.
Türk âlemi, 5 milyon km2 toprağa, 200 milyona yakın nüfusa sahiptir. Bu âlemdeki Şarkî Türkistan, Tataristan gibi bazı ülkeler muhtar idare; otonomi, Batı Trakya gibi bazıları azınlık, Kırım, Irak Türkmeneli gibi bazıları ihtilafın tam ortasındadır.
Son senelerde kaydettiği kalkınma hamleleri, her çeşidiyle kendi millî silahlarını yapabilmesi, Dağlık Karabağ’ın 30 yıllık işgaline son verme savaşında Azerbaycan’a verdiği hasbî, kardeşâne ve emsalsiz destek, dünyada giderek itibarının yükselmesi, Türkiye adına Türk Keneşi’nde büyük bir mânevi güç ve şuura sebebiyet vermiştir. Bütün bunlardan dolayıdır ki şimdi seslendirilen arzu şudur:
-Tek millet altı devlet!
Hem kazanılan bu millî şuur, hem sahip olunan 5 milyon km2’lik coğrafya, hem de 200 milyona yakın nüfus, büyük bir imkân, güç ve kozdur. 31 Mart 2021’de yapılan çevrimiçi toplantı sonuçları iyi derlenmeli, tam toparlanmalı ve İstanbul’daki resmî toplantıda yeni fikirlerle birlikte hayat bulmalıdır.
Tavsiyelerimiz şunlardır:
Keneşte olması gereken devlet ve otonom idareler mutlaka olmalıdır. Azınlıklara, gözlemci sıfatı verilmelidir. Dost ülkeler, müşahid devlet olabilmelidir. Türk devletlerinin hepsi BM üyesidir. Böylece hem BM ve hem de Türk Keneşi üyesi olmaktalar. Bu da yetmez. Türk devletlerinden İİT-İslâm İşbirliği Teşkilatı’na dâhil olmayan devlet varsa hemen üye kaydolmalıdır. Böylece 3 ayrı ortamda söz sahibi olunacaktır.
İstanbul’da icra edilecek buluşmanın bir dönüm noktası olmasını bekleriz. Organları, göz doldurur faaliyet içinde olmalıdır. Hem Türk Konseyi’ni ve hem de İİT’yi iyi çalıştırabilen bir Türkiye’nin BM’deki, Avrupa Konseyindeki ve AB’deki gücü çok artacaktır. Bu da fayda olarak Türk ve İslâm teşkilatlarına döner.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.