İSRAİL ZULMÜ, RAMAZANDA BİLE DEVAM EDİYOR!!!

A -
A +
2021’de; 1442 Hicrî mübarek ramazan-ı şerîfi başladığı ilk günden bu yana İsrail, bir defa daha terör estirmeye, zulüm yapmaya, hiçbir varlığa reva görülmeyecek kötülükleri işlemeye devam ediyor. Yaşanan bu zulmün bayrama kadar süreceği görülüyor. Hatta bayramda bile devam eder.
On yıllardır Gazze’de ve diğer Filistin topraklarında uçaklarla havadan ve tam donanımlı askerle karadan saldırıp kadın, çocuk yaşlı, sivil… demeden vurup-kırmaya, masumları katletmeyi zaten elden bırakmayan İsrail, bu sene ramazan ayının gelmesiyle birlikte, Doğu Kudüs’te bulunan Eskişehir’in Şamkapısı önündeki oturma alanlarını kapattı. Böylece mazlumların hak ve hürriyetlerini engelledi.
Filistinli gençler de bunun üzerine 1 ramazandan itibaren Mescid-i Aksa’da kıldıkları teravih namazından sonra hazır abdestleri de varken kapatılan alanın önünde toplanmaya başladılar. Gençlerde silah yok, sapan bile yok. Buna rağmen karşı taraf, ses bombası kullanmakta, TOMA araçlarıyla tazyikli kanalizasyon suyu sıkmakta, atlı polisler ve köpeklerle cebir ve şiddet uygulamakta. Gençlerimizde şimdilik ölen yok ama önceki gün yaralananlar oldu.
İsrail ve onu kayıtsız ve şartsız destekleyen devletler, Filistin’i fiilen ikiye bölmüş durumdalar. Malum devlet, her iki tarafta da ayrı ayrı zulümler yapmakta. Gazze dünyanın en perişan açık hava hapishanesidir. Asgarî insanî şartlardan bile mahrumlar. İsrail, diğer taraftan da Batı Şeria’daki Filistin topraklarını "yerleşimciler" bahanesiyle adım adım ele geçirmekte. Trump yönetiminin desteğiyle itirazlara aldırmadan başkenti de Tel Aviv’den Kudüs’e taşıdı. Diğer yandan İsrail asker ve polisi, postallarıyla sık sık mukaddes Mescid-i Aksa’ya girebilmekte. Adı geçen yönetim, ırkçı bir uygulama içindedir. İsrail devleti, Siyonistler, İngiltere, Yahudi lobileri eliyle 1948’de Filistin toprakları üzerinde kurulmuştur. Vatanları, Filistinliden gasbedilmiştir. İsrail, 1948’den beri Filistinlilere zulmetmeye, onları katletmeye, yok etmeye devam ediyor.
Bu hukuksuzluklara karşı dünya umursamazdır. Yapısı sebebiyle BM’de kınama kararı bile alınamıyor. Yeni nesil yönetim ağırlıklı Körfez ülkelerinde ise buraların veliahdları, prensleri, kralları, Filistin’e karşı İsrail’in yanındalar. Böylesi birçok taraflı iş birliği ile en son Ürdün Meliki Abdullah bin Hüseyn’i yakın akraba darbesiyle devirmek istediler.
İsrail’den makul davranmasını, hukuka riayetkâr olmasını vicdan ve merhameti elden bırakmamasını, ölçüsüz güç kullanmamasını beklemek nâfile bir düşüncedir. Zira İsrail, "Nil’den Fırat’a Büyük İsrail" hayaliyle maluldür, zihni sakatlanma içindedir. Bundan dolayı Abdülhamid Hân’ın hâl edildiği 27 Nisan 1909’dan günümüze kadar Türkiye’nin başına gelen her musibette siyon parmağı vardır. Şimdilerde İsrail, aynı zamanda ABD’nin Evanjelist kanadının himayesindedir. Onun içindir ki bu fütursuz küçük devlet, ramazan, cami, oruç teravih, hak ve hürriyet… tanımadan imânı ve millî duyguları dışında bir varlığı olmayan arkasız, kimsesiz, çâresiz Filistinli yiğit, cesur ve korkusuz gençlere TOMA’larla, sıktığı tazyikli kanalizasyon sularıyla, devâsâ atlarla en sert şekilde müdahale ediyor.
Bu gençlerin babaları, dedeleri ve dedelerinin babaları da bu dehşetleri yaşamışlardı. Kendi torunları da yaşayacağa benzemekte. Nesiller değişecek fakat dâvâ bitmeyecek, yılan olmayacak!
İsrail, zerrece vicdan azabı duymadan zulümler yaparken BM mezalimi görmezden gelmektedir. İslâm İşbirliği Teşkilatı sağırdır. Bazı Körfez ülkelerinin ise İsrail güdümüne girme marifeti işlediklerini yukarıda yazmıştık.
Geriye kim kalıyor?
Türkiye!..
Türkiye; yâni bu toprakların sâhib-i aslisi.
Bu Gönül Coğrafyası’nın asıl sahibi olduğu içindir ki Türkiye’nin başına gelen her musibette siyon parmağı vardır! 15 Temmuz 2015 tarihli işgal ve darbe teşebbüsünden asıl maksadın yeni bir FETÖ darbesi yapmak olduğu mahkeme hükmüyle sabit olan 19 Aralık 2016 tarihli Andrey Karlov Cinayeti’ne, oradan 4 Nisan Muhtırası’na kadar hepsinde MOSSAD dahli olduğuna şüphe yoktur.
Bu haddini bilmez İsrail’e
"One minute!"
Bir dakika!
Denmez mi?
Denir!..
Günü geldiğinde denir…
Zalimin zulmü varsa mazlumun da Allah’ı vardır!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.