SEÇİM GÜZERGÂHINDA MANZARALAR

A -
A +

Şunlara "tesadüf" diyecek safdil var mıdır?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun "siyasi cinayetler olabilir" sözü ve ardından Hükûmete itaat eden memurlara gözdağı verip onlara 18 Ekim’e kadar vâde tanıması, ortada hiçbir mevzu yokken TÜSİAD’ın birden yine 28 Şubat mantıklı bayat laiklik lakırtıları etmesi, HDP’nin akla ziyan bir çıkışla terörle mücadeleye son verilmesi çağrısı yapması, Yunanistan, Mısır ve Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin Türkiye’nin Akdeniz’deki faaliyetlerinden rahatsızlıklarını ihtiva eden bir bildiri neşretmeleri, Boğaziçi Üniversite’ndeki militan anarşisi, Türkiye’de iş yapan 10 Büyükelçi’nin diplomatik nezaket ve devletler hukukuna aykırı vesayetçi ve buyurgan bir tavırla yayınladıkları bildiriyle Gezi, 15 Temmuz, casusluk gibi ağır ithamlar altındaki sanık Osman Kavala’nın tahliye edilmesini istemeleri, hatta -belki- İsrail’in Türkiye’deki casusluk çalışmalarının gizlenemez ve MİT’in radarına takılır boyutlara varması.

Buna "tesadüf" değil "tevafuk" denk gelme, üst üste çakışma denir.

Niçin?

Gezi İsyanı’nın da 15 Temmuz Darbe ve İşgal Teşebbüsünün de hedefi bu iktidarı, ondan da öte Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmekti. Mezkûr ve çok sayıdaki ihanete rağmen hedefe oturttukları bu kurum ve isim devrilmek bir yana Cumhur İttifakı’nın tesisi ile daha da muhkem hâle geldi, güçlendi, kuvvetlendi.

Diğer yandan muhalefet, öteden beri sürekli şekilde iki sözü tekrarladı:

-Erken Seçim.

-Güçlendirilmiş parlamenter sistem.

Bazen güçlendirme kelimesi yerine "iyileştirilmiş" kelimesini kullandılar.

Erken seçim ihtimali artık bitti. 2023 Haziran’ında seçim var. Bu tarihe de çok bir zaman kalmadı…

Güçlendirilmiş yahut iyileştirilmiş parlamenter söylemine ise daha bir hız vererek devam etmekteler. O kadar ki ortada anayasanın hükmü varken bile İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Ben Başbakan olacağım" dedi. Kurulan hayale göre Millet İttifakı anayasayı değiştirecek kadar yüksek oy alacakmış ve Kılıçdaroğu Cumhurbaşkanı ve Akşener de Başbakan olacakmış.

Eğer; şu gün aynı Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde Recep Tayyip Erdoğan değil de Millet İttifakı’ndan biri CB olsaydı güçlendirilmiş parlamenter sistem sözleri akla bile gelmezdi. Bu yönde edilen laflar da kınanırdı.

Mevcut mücadelenin kökleri, 28 Şubat’a, AK Parti’nin iktidara gelmesine, Deniz Baykal’ın kaset linçiyle devrilmesine, MHP’den bir başka parti çıkarılmasına, Gezi İsyanı’na, 17/25 Aralık Yargı Darbesi teşebbüsüne ve 15 Temmuz büyük ihanetine kadar gidiyor. Emperyalist dünya, IMF çevreleri, yeniden vesayetlerini kurmak için çok uğraştılar, bölücü silahlı örgütü, dinler arası diyalogcu FETÖ terör örgütünü ve her yolu kullandılar ama hedefteki kişi ve partileri yerlerinden alıp yeni Yassıadalara yollayamadılar.

Necip Fazıl bir mısraında şöyle der:

Beni, Allah, tutmuş kim eder azâd?

Ağzı dualı kadirşinas milletimizin dua ettiği, Allah’ın korudukları, Sn. Erdoğan ve Sn. Bahçeli, her ihaneti büyük bir cesaret ve maharetle savdılar. Buna rağmen mücadele devam ediyor. Duramayıp artma ihtimali de çok yüksektir. Elbette Elçilerin korudukları değil, Allah’ın tuttukları galip gelecektir. Ne var ki bunu görmek ve kabullenmek kolay değil. Erken seçimi yaptıramadılar. Bu defa GPS’yi tahkime çalışarak seçimlere gitmek isteniyor. Nafile gayret. Büyükelçilere destek verenleri seçmen not aldı!

Şundan haberdar olmalı:

Türkiye’de sağlıklı bir seçim olmasın diye bütün iyi saatte olsunlar bütün çabalarını göstereceklerdir. Şimdiden sonra seçim güzergâhındayız. Bu güzergâhta ilerledikçe, Haziran 2023 yaklaştıkça, ekonomi, enflasyon, diplomasi, terör ve akla gelen her yolla kargaşa çıkarılma ihtimali yüksektir.

Döviz artışları, zamlar, pahalılık, enflasyon ve benzeri sebepler dinamit yapılıp seçim yoluna döşenmesin diye iktidar, her oyunu bozacak çok sağlam tedbirler almalıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.