KOZ OLARAK NATO!..

A -
A +

21 Nisan 1967’de "Albaylar Cuntası" Yunanistan’da darbe yaparak kralı devirip yeni bir rejim kurdular. Bu faşist idare, Türkiye’nin 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs’ta yaptığı Barış Harekâtı’nın ardından iç baskılara dayanamayarak dağıldı…

Cunta, dağılmadan önce Barış Harekâtı’na mâni olmayan NATO’yu protesto için Yunanistan’ı bu teşkilatın üyeliğinden çekmişti. Dağılıp yerine seçimle yeni iktidar gelince de müstafi devlet, 1976’da tekrar üye olmak istedi ise de devrin Türk hükûmetleri, veto yetkimizi kullandıklarından Yunanistan, NATO’ya dönemedi?

-Ne zamana kadar!

-12 Eylül 1980 darbesine kadar.

Washington’un isteğini kırmayan Askerî Konseyin muvafakati ile Yunanistan, 20 Ekim 1980’de tekrar NATO üyesi oldu. Generaller bunu, Beyaz Saray’ın ısrarından başka birtakım askerî yardım vaatleri üzerine yapmıştı.

Hâlbuki:

Bu koz, hükümranlık hakkımız gereği haşhaş ekmemiz üzerine getirilen ekonomik ambargo ve Kıbrıs Harekâtını cezalandırma maksadını güden silah ambargosu gibi Washington’un Ankara’ya uyguladığı ne kadar ambargo varsa onların kaldırılması ve Türkiye’nin AB üyeliğinin kabulü karşılığı kullanılabilirdi…

-Ne zamandan söz ediyoruz?

-40 yıl öncesinden…

40 sene, devletlerin hayatında çok uzun süre değildir. Konseyin aynı zamanda kendine meşruiyet aramak adına 1980’de yaptığı bu savurganlık bu defa yapılmayacaktır! NATO bir başka şekilde yine elimizde koz olmak üzere. O koz, şimdilik ceviz ağacında ama daldan düşme vakti gelince düşecek…

Ukrayna, NATO sevdası yüzünden perişan oldu. Dışarıdan bakışla bu istek, yersiz görünse de Kiev, Moskova tehdidini yakınında hissettiğinden kendini buna mecbur gördü. Mes’elenin bu tarafı gelecek on yıllarda çok konuşulacaktır. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, harp sonrasında muhalifleri, O’nu hata ettiği konusunda eleştirdiklerinde çok yüksek ihtimaldir ki isabetli davrandığı yönünde kendini savunurken İsveç ve Finlandiya örneklerini de verecektir.

Şu günlerde Rusya, 9 Mayıs’ta çifte zafer yaşamak, "Nazi"leri bir kere daha çökerttiğini ispat etmek için 9 Mayıs 2022’ye hazırlanırken, İsveç ve Finlandiya da NATO’ya girmek istemekteler. Bu iki devlet, Rusya’nın mücavir sahasındadır. Finlandiya, çarlık Rusya’sı işgalinin ürpertilerini bugün de yaşıyor... Görünen o ki İsveç ve Finlandiya NATO üyeliği için ciddi niyet taşımaktalar. Buna mukabil Rusya tarafı kızgın. Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitri Medvedev’in dediği nettir. Bu kişi, aynı zamanda eski Rus Devlet Başkanı ve Putin’in yakınıdır. Kısa fakat kesin konuşmuş:

-Mühim değil! Düşman sayımız birkaç devlet daha artmış olur!! Bundan böyle nükleer silahsız bir Baltık’tan bahsedilemez!!!

Öyle ise bugün değilse yarın İsveç ve Finlandiya’nın müracaatları, NATO’ya gelecektir. 40 yıl önce kaçırdığımız koz, bu defa elimizde olarak menfaatimiz için kullanılmalıdır. Ankara, yeşil ışık yakmadan ne İsveç ve ne de Finlandiya, bu arzularına kavuşabilir. Türkiye, kapıları kapatmayacak fakat pazarlık şartlarını sıralayacaktır. Hariciyemizle savunma bakanlığımız başta olmak üzere devletin ilgili unsurları, mevzuyla alakalı çalışıyor olmalı. İlk ânda akla gelenler malûmdur:

-AB ve ABD tarafından PKK ve FETÖ’ye verilen desteğin kesilmesi.

-Bu örgütlerin Avrupa ve Amerika’daki faaliyetlerine son verilmesi.

-KKTC’nin tanınması.

-Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne yaptığı üyelik müracaatının kabul edilmesi.

-Avrupa ve Amerika’nın Türkiye’ye tatbik ettiği, F-16 ve F-35’ler dâhil askerî, ticarî, iktisadî… her türlü ambargoya son verilmesi…

Kader, Türkiye Cumhuriyeti’nin önüne ikinci defa bir fırsat çıkarmıştır. Üstelik de 2023 Büyük Türkiye kapısının eşiğinde. Bu fırsatın, bu defa -bütün baskılara rağmen- tavizsiz şekilde kullanılması olmazsa olmazımızdır...

Görüldüğü gibi fırsatlar en erken 40 senede bir geliyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.