KEM SÖZ, SAHİBİNE AİTTİR!..

A -
A +

Muhalif bir parti liderinden iktidarın başındaki Cumhurbaşkanını icraatlarından dolayı takdir etmesi beklenmez. İftira etmemesi ise beklenir. Ağzından çıkanı kulağının duyması istenir. Hele bu kişi, kendini iktidar adayı gören ana muhalefet partisi genel başkanıysa sorumluluğu çok daha artar. Prensip bu iken 6’lı veya 6 artı 1’li masasının ilk iki sıradaki partileri CHP ve İYİ Parti genel başkanları, ettikleri laflarla kargaşaya yol açmakta, kendilerini de partilerini de zora sokmaktalar:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önce 13 Mayıs’ta SADAT adlı bir savunma ve inşaat şirketinin Beylikdüzü’ndeki merkezinin kapısına dayanmıştı. Adı geçen şirket, güya askerî eğitim yapmaktaymış. Suikastlar olabilirmiş. İddiasını ispat etmesi istenince de "duyumlar var" diyerek aradan sıyrıldı. 

Bunu Canan Vak’ası takip etti:

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, yıllar süren bir yargılama sonucunda hakkındaki 5 davadan 3’ünde suçlu bulunurken 2’sinden ise beraat etti. Kılıçdaroğlu yine pürtelaş bir üslupla alt dereceli mahkemeyle yüksek mahkemeyi kendince mahkûm etti. Tehditler savurdu. Türkiye Cumhuriyeti Devletine "seri katil!" diyen, Cumhurbaşkanı ve kamu görevlisine hakaret eden il başkanına ise "canan bizimdir" iltifatında bulundu.

Sn. Kılıçdaroğlu’nu İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener takip etti. Sn. Akşener, muhalefet ettiği Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’ı yermek isterken ölçü ve endazeyi kaçırarak Abdülhamid Han’a saldırma talihsizliğini gösterdi. Dâhi Sultan’a, Hakan Halifeye maksatlarına set çekip devleti teslim etmediği, vatanı harcatmadığı için emperyalist Avrupa, Siyonistler, ırkçı Ermeniler ve geri zekâlı ittihadçılar "müstebit", "kızıl sultan" gibi iftiralar atmışlardı.

Akşener, sırasını savınca sözü yine Kılıçdaroğlu aldı:

O’na göre Cumhurbaşkanı Erdoğan aile ferdleriyle birlikte yurt dışına para kaçırıyormuş. Bu da TÜRGEV, ENSAR ve bu iki vakfın ABD’deki ortak yapısı olan TÜRKENSAR vasıtasıyla yapılıyormuş. Kemal Kılıçdaroğlu’na göre iktidarın yolsuzlukları o raddeye gelmişti ki seçimlerden sonra Cumhurbaşkanı, ailesini de yanına alarak kaçacaktı…

Nereye gideceklerini ise söylemedi.

Senaryoyu yazan bunu unutmuş olmalı!

Çirkinlik ortadadır.

Türkiye’de ana muhalefet partisi genel başkanı, grup konuşmasında üstüne basa basa bu memleketin Cumhurbaşkanının seçimlerden sonra kaçacağını ilan ediyordu. Bu kem söz, sadece Sn. Cumhurbaşkanı, ailesi ve Cumhur İttifakı için değil aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti Devleti için de bir itibar suikastıdır. Öyle anlaşılıyor ki Kemal Kılıçdaroğlu 6’lı veya 6 artı 1’li masada ortak CB adayı olamayacağını ve olsa veya partisi adına aday gösterilse bile seçimi kazanamayacağını anlayınca kendini kaybetmiştir.

Hâlbuki aynı itham ve iddiayı 2014’te de dile getirmişti. 19 Mart 2014 yılında FETÖ organı Samanyolu TV’de canlı programa çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu "Erdoğan yurt dışına kaçacak fakat biz O’nu kaçtığı yerden alıp getireceğiz!" demişti.

Demişti de ne oldu.

Bu iddianın altında ezildi…

Recep Tayyip Erdoğan, o zaman Başbakandı. Sonra Cumhurbaşkanı oldu. Çok sayıda eserler verdi. Yoluna devam ediyor…

Kim kaçtı?

2014’teki o sözden 15,5 ay sonra 15 Temmuz 2016 gecesi FETÖ ve dış iş birlikçileri Türkiye’de bir işgal ve darbe teşebbüsüne giriştiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmaris’te tatildeydi. Yeşilköy Havalimanı ve hava trafiği de hainlerin kontrolündeydi. Cumhurbaşkanı buna rağmen torununa kadar bütün aile efradını uçağa alarak İstanbul’a indi. "Geçici olarak yakındaki Yunan adalarından birine geçelim!" teklifini kabul etmedi. Bu telkinlerin tesirinde kalarak hudut haricine geçseydi "kaçtı!" sözü, derhal ayyuka çıkar ve darbe ve işgal başarılırdı. 15 Temmuz Zaferinin birinci sebebi Recep Tayyip Erdoğan’ın ölümü göze alıp tehlikenin üstüne gitme cesaretidir.

Sn. Erdoğan’ın tevekkül göstererek İstanbul’a indiği aynı saatlerde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hava meydanındaki tankların arasından bir gölge gibi sinerek Bakırköy’e, belediye başkanının evine savuşmuştu. Darbe teşebbüsünü, koltuğunda kahve içerek ekranından seyrediyordu.

Gerçek bu iken Sn. Kılıçdaroğlu, kendi yakın mazisine bakmadan Sn. Erdoğan için 2023 Haziran’ında Cumhurbaşkanı, seçimi kaybedecek ve seçimi kaybedince de ülkeden kaçacaktır, demektedir. Haydi diyelim ki bunları inandığından dolayı söylüyor! Peki ama nezaket, bu kadar mı öldü? "Ülkeyi terk edecektir, buralarda barınamayacaktır!"… gibi bir cümle kurulamaz mıydı? Bu hoyratlık, kabalık kime ne kazandırır?

Kılıçdaroğlu’nun tahminleri, külliyen ham hayallerdir.

Kimsenin şüphesi olmasın ki Cumhur İttifakı, 1 yıl sonra seçimi kazanarak yoluna devam edecektir. Yine şüphe edilmesin ki Sn. Erdoğan da Cumhurbaşkanlığını tekrar kazanacaktır.

Ölçüsüz konuşanlara gelince…

Güya var olan Millet İttifakı ve göstermelik Yuvarlak Masa darmadağınık olurken Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener yerlerini koruyamayacaklardır.

Güçlü kanaatimiz böyledir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.