SOÇİ ZİYARETİ

A -
A +

“Devletler arasında ebedî dostluk da ebedî düşmanlık olmaz!’’ sözü meşhurdur. Bu sözün en yakın misali, Türkiye-Rusya münasebetleridir. Tarihçiler, Osmanlı Türkiye’siyle Çarlık Rusya’sı arasında asırlar içinde cereyan eden muharebeler toplamının çeyrek asrı bulduğunu yazarlar… Düşmanlıklar iliklere işlemişti. Dostluk için belki de hiç ümit olmamıştı.

Buna rağmen hayal edilemeyen hakikat olabildi.

Şafak, zifiri karanlıktan sonra sökmeye yüz tuttu:

Rusya ile ilk dostluk adımı, 1917 Bolşevik İhtilalinin ardından Ankara-Moskova yakınlaşmasıyla atılmış oldu. 1917-1922 aralığında gelişen iki yeni hareketten birinin Çarlık Rusya’sına, diğerinin Osmanlı İmparatorluğu’na son verip onların yerine ikame olmalarıyla komşuluk münasebetleri aksi yöne dönüyordu. Daha cumhuriyet dönemine geçmeden başlayan bu dostluk, uzun ömürlü olmadı. 1930’lardan itibaren araya mesafeler girdi. 1940’larda Stalin Sovyetleri bizim için tehdit unsuruydu. 1950’lerden itibaren Kore Savaşı ve NATO üyeliğimiz ile düşmanlık dönemi başladı. 1930’larda İngiltere, ‘40’larda Almanya, ‘50’lerde ABD, Türkiye Cumhuriyeti’yle SSCB arasına girmişti. Belki bu seyir yaşanmasa NATO tercihimiz olmayacak, 1970’lerde sol-sağ kavgaları cereyan etmeyecek ve 5 bin genç hayatının baharında ölmeyecekti.

1983-1990 Turgut Özal iktidarı, gelecek zamanlar için yeni bir başlangıçtı. Türk-Rus dostluğu için çiçekler tomura duruyordu. Bavul ticareti, Laleli Pazarı’nı doğurdu. 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılması üzerine dostluğumuz daha bir gelişti. 2002’de Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AK Parti iktidar sürecinin devamında Erdoğan-Putin liderliklerinin kesişmesi ve doğan dostluğun samimiyetle pekişmesiyle Türk-Rus iş birliği tarihin hiçbir döneminde olmadığı denli muhkemlik kazanmış oldu.

Bu netice, ABD, AB, İngiltere, Almanya ve diğer NATO mensubu devletlere rağmen olmuştur. Bu başarının esas sebebi muvazeneli, dengeli dış politikadır. Rusya, bizim için Kırım’da işgalcidir. Suriye’deki varlığından çok rahatsızlık duyuyoruz. ABD’nin Suriye’de Fırat’ın doğusundaki faaliyetleri dostça değildir, jet ve silahlarımızı vermemekte haksızdır. Fakat bütün bunlara rağmen Ankara, Washington ile stratejik müttefiktir. Keza yine aynı Ankara, Moskova’yla hem çok yönlü ortak ve hem de Rusya-Ukrayna Harbi ve Ukrayna tahılının dünyaya ihracı konularında hakem, ara bulucu ve garantör devlettir.

Şu tarihî keyfiyete de iki damla mürekkeple temas etmeliyiz:

Payitaht yani İstanbul, hatta sadrazam “Moskof’’ Nedim Paşa ve akıldânesi Rus sefiri İgnatiyev’e rağmen tek gün Rusya Devleti’yle dost olma imkânını bulamamıştır. Yıkılışının temel sebebi de zaten 1293 Türk-Rus Muharebesi felaketidir. Buna karşılık Ankara, ilk günden Rusya ile yakınlaşmış oldu. Bunda muvazi, paralel kaderlerin etkisi olsa gerek. SSCB’nin kurulması, Türk-Rus dostluğunun başlangıcı olduğu gibi SSCB’nin yıkılması da Türk-Rus dostluğunun başlangıcıdır.

Geldiğimiz safhada Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’ın gerek yüz yüze ve gerekse bizzat en fazla görüştüğü yabancı devlet adamı Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sn. Putin olsa gerek. Bunun sebebi karşılıklı güvendir. Vladimir Putin, Recep Tayyip Erdoğan’ın sözünün eri olduğuna inandığını dile getirmiştir. Sn. Tayyip Erdoğan ve Sn. Vladimir Putin, kısa bir süre önce 19 Temmuz’da Tahran’da yapılan 7. Astana Zirvesi’nde bir araya geldikleri gibi bu defa 5 Ağustos 2022’de de Çerkez ve Kafkas kavimleri vatanı ve 14. asırdan 19. asra dek Osmanlı mülkü Soçi’de buluşacaklar. Karadeniz iklimindeki bu buluşmada şunlar görüşülecektir:

-Mevcut birikim ve müstakbel üretimle 80 milyon tonlara varan Ukrayna tahılının Türkiye delaletiyle dünyaya ihracatında bir pürüz çıkmaması. Rus tahılının da böylece ihracı. Bu çalışmaların çatışma dışı kalması.

-Tahıl ihracatı için açılan yolun barışa çıkması ve Putin’le Ukrayna Devlet Başkanı Vlodomir Zelenskiy’in İstanbul’da Türkiye’nin ev sahipliğinde Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağırlamasıyla aynı masa etrafında buluşmalarının temini.

-Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde yapacağı 5. harekât karşısında Putin Rusya’sının hiçbir şekilde müdahil olmaması.

-Putin’in Türk İHA ve SİHA’larını müştereken imal etme teklifi…

5 Ağustos’ta Soçi’ye günübirlik bir ziyaret yapılacak.

Görüşme birkaç saatlik olacak.

Ne var ki bu buluşmanın özgül ağırlığı yüksektir.

Soçi ziyareti, CENTCOM-ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığının MİT’in 22 Temmuz’da Suriye’nin kuzeyinde İHA ile imha ettiği 3 terörist kadın için taziye yayınladığı tarihten sonra ve Sn. Erdoğan’ın Soçi seyahati haberi üzerine 27 Temmuz’un erken saatlerinde Musul Konsolosluğumuzun yakınlarına roketli saldırı yapılmasının ardından gerçekleşecektir.

Mevzubahis görüşmenin verimli olması, akıl ve mantık gereğidir. Batı’nın silah yardımıyla desteklediği Ukrayna, Rusya için yeni bir Afganistan olmuştur. Şartlar karşısında sıkışan Putin daha kış gelmeden Kuzey Gaz Hattı’nda vanaları kısmaya başladı. Bu tavır, ihtilafı çözmez aksine büyütür. Bu itibarla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mevkidaşına yapacağı teklifler, Rusya için can kurtaran simit denli kıymetlidir...    

Hem Washington hem Moskova ve hem de öteki merkezler, şunu muhakkak görmeli ki vicdanı kurumaya yüz tutmuş dünya, yüzyıl önce kaybettiği Türk Barışı’na, Pax Ottomana’ya yeniden kavuşmaktadır.

Bunu böylece okumalı ve değeri bilinmeli.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.