3 KOMŞU ÜLKE!..

A -
A +
Yazımıza önce "3 Komşu Devlet!" adını vermeyi düşündük; fakat, onlardan ikisinde neredeyse devlet kalmadığını ve üçüncüsündeyse devlet etme iradesinin âdeta bir üst güce devredilme sürecinde olduğunu hatırlayarak "3 Komşu Ülke!" demeyi tercih ettik.   Devlet, millet adına ülkede müesses siyâsi teşkilatın adıdır… 27 Ekim’de, bir grup eylemci Bağdat’ta parlamentoyu basarak bir süre işgal ettiler.   Bu cür’eti, gözden kaçırmak olmaz!.. Irak meclisini kim bastı? Bu hareket niçin yapıldı?   Komşu ve bir asır evvelki toprağımız Irak’ta 10 Ekim 2021’de genel seçimler yapılmıştı. Aradan geçen 10 aya rağmen hükûmet kurulamadı. Amerikan işgallerinden teşekkül eden idarî yapıya göre Başbakan Şiî, Parlamento Reisi Sünnî ve Cumhurbaşkanı Kürt’tür. Bu yapının işlemezliği hemen göze çarpmakta. Zira zikrettiğimiz makamlardan bazılarında inanç, bazılarında ırkî aidiyet esas alınmıştır. Aidiyetlerden ikisinin aynı kişide buluşması mümkündür. İşgallerin Sünnî unsurları zayıflatması ve yakınlık ve inanç birliğinin verdiği güçle İran’ın desteklediği Iraklı Şiîler son 30 yılda daha öne çıkar oldular. Bugün buna rağmen Şiî unsur arasında iç savaş tehlikesi mevcuttur. İç kapışma, önce Irak sonra da bölge için tehlikeli gelişmelere yol açar.   10 Ekim’deki seçimlerde Sadrcı Hareket, birinci çıkmasına rağmen Mukteda es Sadr hükûmet kurma muvaffakiyeti gösteremedi. 27 Temmuz’da Yeşil Bölge’ye girip parlamentoyu işgal edenler Sadrcı Şiîlerdir. Öfkenin sebebi, Kanun Devleti Koalisyonu’nun M. Şiya es Sudanî’yi Başbakan adayı göstermesidir. Eski Başbakan, Nuri el Malikî’nin Mukteda es Sadr’ı İngilizlerin kuklası olarak tarif etmesi ise iki taraf arasında gerilimi daha şiddetlendirdi. Baskın sırasında Malikî’nin silahlı fotoğrafları ortalıkta dolaşmaya başlarken Sadr, gerektiğinde Meclisi ele geçirebilecekleri mesajını vermiş olduğuna inanmış olmalı ki kısa süreli işgalden sonra taraftarlarını geri çekti.   Irak’ta partiler, koalisyonlar iç içe, karmakarışık, zor anlaşılır bir manzarada. Vaki parlamento baskınının tekrarlanmayacağının garantisi yok. Hükûmetin kurulup kurulamayacağı meçhul. Kurulsa bile akıbeti belli değil.   Bunlar yaşanırken Şiiler arasında çıkacak bir çatışmanın diğer taraflara sıçramayacağı iddia edilemez. Böyle bir kargaşada Kuzey Irak Kürt idaresinin ne yapacağı şimdiden bilinmez. Bölücü terör örgütü ise bu vaziyeti ganimet bilip lehine kullanmaya çalışacaktır. Kargaşanın kontrolden çıkması hâlinde dış devletlerin barışı tesis etme adına devreye girmeleri mümkündür. Şu manzara gösteriyor ki komşumuz ve bir asır önceki eski toprağımız Irak’ta Devlet, şeklen, sanki görünüşte vardır. Devlet iradesi, zaafa uğramıştır. Bu zaaf ve boşluğun Türkiye’ye zarar verme ihtimali vardır. Güneydoğumuzdaki bu gidişatın, kopyala yapıştır benzeri ise 2011’den beri güneyimizdeki Suriye’de yaşanmaktadır. Suriye, yarı nüfusunu kaybetmiştir. Kuzey doğusu Amerikan destekli bölücü örgütün elindedir. Örgüt, Amerika’dan sürekli silah yardımı almaktadır. Ayrıca petrol kuyularını işletmekte ve Baas idaresi petrolü işgalci örgütten parayla satın almaktadır.   Diğer taraftan Nusayri yönetim, merkezî idareyi Moskova’ya devretmiş ve ülkeyi âdeta genel valilik hâline getirmiş bulunmaktadır. Irak gibi Suriye’de de 11 yıldır devlet zaaf ve boşluğu bulunuyor ve bu durumun daha kaç yıl devam edeceği meçhuldür. Irak’taki zaafın geçmiş 30 yıla dayanması gibi bu durum, Suriye’de de gelecek 30 yıla dayanabilir ve orada da kalmayabilir. Suriye’de 5. Harekâta hazırlanıyoruz. Irak’ın kuzeyi ve Suriye’deki harekât bölgelerimizde terörist cezalandırma faaliyetlerimiz devam etmekte.   Irak ve Suriye cephesinde bunlar yaşanırken Yunanistan tarafında da bir cephe açılma tehlikesi doğmuş bulunuyor. Komşumuz ve eski toprağımız Yunanistan kuruluşu itibarıyla taşeron devlettir. Şimdilerde kuruluşundaki gâyeye uygun olarak sanki yeniden tanzim edilmekte. Kendisi, silahsız olması gereken adaları silahlandırırken ABD de birçok yerde üsler kurmakta yanı başımızda Dedeağaç’a yerleşmekte. Şam’daki merkezî Hükûmet, ülkenin idaresini Moskova’ya devretmesi, fiilî bir genel valiliğe rıza göstermesi gibi aynısını Atina da Washington’la yapmaktadır.   I. Dünya Harbi bir asır evvelinde kalırken bugün haritalar yeniden çiziliyor. Bu manzaralar, o haritanın habercisidir. Ukrayna-Rusya harbi de o haritanın habercisidir… Dört tarafımızda tehlikeli gidişat var.   Böyle bir manzarada Türkiye’nin kendi yolunda yürümesi, dengeli ve şahsiyetli bir durum sergilemesi, İstanbul’un barışın merkezi olması ve üçüncü devletlerle ortak silah üretimine girmesi çok merkezi rahatsız edecektir.   Bütün bu manzaraların vatandaşlarımıza dediği şudur: 2023 Haziran’ında mevcut güçlü ittifakla güçlü Cumhurbaşkanının tekrar seçilmesi şarttır. 3 komşu ülkede devlet zaafı yaşanıyor, Karadeniz’in kuzeyindeki iki komşumuz birbirinin canına kastediyor. Bunları yok sayıp da dere geçerken at değiştirme gibi bir hataya düşmemiz vahim neticelere sebep olabilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.