Vekile itiraz, vekil edene itiraz olur!

A -
A +

Tayin edilen emîre itâat etmemek, onu tayin eden zâta itâat etmemek olur. Bir zât, birini emîr olarak tayin etmişse veya onu kendine vekîl etmişse, ona itirâz, vekîl edene itirâz olur.

Dünkü makâlemizde, bir nebze, “ülü'l-emr (emîrler, âmirler)e itâat” konusundan bahsetmeye çalıştık. Dînimizde emîre yani âmire itâatin/uymanın önemi büyüktür.
Habeşî [zenci] câriye olan Ümmü Eymen’in oğlu Üsâme bin Zeyd (radıyallahü anhümâ), 18 yaşında iken, bir birliğe kumandan olmuştu, babası Zeyd bin Hârise (radıyallahü anh) de vaktiyle köleydi; hattâ hicretin 8. yılında, Mûte’de Rum ordusuyla savaşırken, İslâm ordusunun kumandanıydı.
Hazret-i Ebû Bekir (radıyallahü anh) halîfeyken, “Resûlullah, sizi Üsâme’nin emrinde savaşa göndermişti. Yine aynı emîrle savaşa hâzır olun!” dedi. O zaman Üsâme (radıyallahü anh),  22 yaşındaydı.
Bazıları, “Âsîler Medine’ye gelip Halîfe’yi öldürebilirler. Üsâme’yi değiştirseniz nasıl olur?” dediler.
Hazret-i Ebû Bekir (radıyallahü anh), “Ben, Resûlullah'ın beğendiği komutanı değiştiremem” dedi. Hazret-i Üsâme (radıyallahü anh) at üzerinde, Halîfe ve Eshâb yürüyerek, Medîne’den dışarı çıktılar. Halife, Eshâb-ı kirâmı uğurlarken, onlara vedâ ederken, “Birinci nasîhatim, emîriniz Üsâme’ye itâat etmenizdir” buyurdu.
Hazret-i Üsâme (radıyallahü anh), Huzâa kabilesine gidip, mürtedleri öldürdü. Kırk gün sonra, zaferle Medîne-i münevvere’ye döndü. Demek ki, emîr genç ve köle de olsa, ona itâat şarttır. Ona itâat edilmezse, onu vekîl eden zâta itâat edilmemiş olur. Ona itâat edilmeseydi, Resûlullah'a itâatsizlik olurdu.
Tayin edilen emîre itâat etmemek, onu tayin eden zâta itâat etmemek olur. “Vekîl asıl gibidir” buyuruluyor. Bir zât, birini emîr olarak tayin etmişse veya onu kendine vekîl etmişse, vekîle itirâz, vekîl edene itirâz olur.
Sultân IV. Murâd Hân, tütün içmeyi yasak edince, İsmâîl Hakkı Bursevî hazretleri, “Tütün içmek harâmdır” demiştir. Yine o zaman yaşayan Şurunbilâlî hazretleri de, “Halîfe, mubâhları yasak edince, onlar harâm olur” buyurmuştur. Sultân, umûmun faydası için bir mubâhı yasak edince, dinlemek vâcib olur. (Berîka)
Şâfiî âlimlerden Necmeddîn-i Gazzî (rahmetullahi aleyh), “Sultân yasak edince, sigara içmek harâm olur. Devâm edilirse, büyük günâh olur” buyuruyor. (ed-Dürrül-muhtâr)
Demek ki, Halîfe veya Emîr, umûmun faydası için sigarayı yasak edince, sigara içmek harâm oluyor.
Dînimizde birlik ve beraberliğin sağlanması için âmire itâatin önemi büyüktür.
Âmirimiz kötü diye yakınmak doğru değildir. Önce kendimize bakmamız, kendi kusurlarımızı düzeltmemiz gerekir. Kendimizi düzeltirsek, âmirlerimiz de düzelir. Nitekim bir hadîs-i şerîfte, “Siz nasılsanız, başınıza öyle âmirler geçer” (Deylemî) buyuruluyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.