Bütün insanlar Peygamberimizin ümmetidir

A -
A +
İslâm âlimlerinin belirttiklerine göre, Resûlullah Efendimize Peygamberliği bildirildikten sonra gelip geçen bütün insanlar, hadd-i zâtında onun ümmetidirler.
 
 
Bilindiği üzere, ilk insan ve ilk Peygamber Hazret-i Âdem babamız ile eşi Hazret-i Havvâ annemiz, yeryüzünde bulunan ve “İlâhî vahiy” ile terbiye edilmiş olan ilk âiledir. İnsan nesli/soyu, onlardan çoğalmıştır. Yüce kitâbımız Kur’ân-ı kerîmde bildirildiği gibi, bu ilk âile, bir erkek ile bir kadından ibarettir. Nitekim Cenâb-ı Hak, “Hucurât sûresi”nin onüçüncü âyet-i kerîmesinde meâlen: “Ey insanlar! Biz sizleri, bir erkek ile bir kadından yarattık. Birbirinizle tanışmanız için milletlere ve kabîlelere ayırdık…” buyurmuştur.
Bugün yeryüzünde rastladığımız farklı renklere, kültürlere, milletlere ve gruplara rağmen, insanlar temelde bir tek âilenin çocuklarıdırlar. İlmin kesin olarak ortaya koyduğu husus, farklı ırklara, renklere, kan gruplarına ve iskelet yapılarına rağmen, bütün insanların bir ana-babadan çoğaldıklarıdır.
Allahü teâlâ, insanların dünya ve âhiretteki işlerinin düzgün ve faydalı olması için ve onları yanlış, zararlı işlerden koruyup, selâmete, hidâyete, rahata ve saadete kavuşturmak için, Peygamberlerle, dîn göndermiştir.
İslâm âlimlerinin belirttiklerine göre, Resûlullah Efendimize Peygamberliği bildirildikten sonra gelip geçen bütün insanlar, hadd-i zâtında onun ümmetidirler. Bunu büyük âlim ve velî İmâm-ı Gazâlî, “Cevâhiru’l-Kur’ân” ve “ed-Dürretü’l-Fâhire” isimli Arapça eserlerinde ve Kâdîzâde İslâmbolî de “Ferâidü’l-Fevâid fî Beyâni’l-Akâid” isimli Osmanlıca eserinde ifâde etmişlerdir. Ancak, ümmetin ikiye ayrıldığını, ona inanan kimselere “Ümmet-i İcâbet=İcâbet etmiş, îmânla şereflenmiş olan ümmet”, henüz inanmamış olanlara da “Ümmet-i Da’vet=Henüz davet safhasında olan ümmet” dendiğini de yazmışlardır.
Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın dîni, bütün dînleri nesh etmiş, yani yürürlükten kaldırmıştır. O’na gelen kitap “Kur’ân-ı kerîm”, geçmiş kitapların en iyisidir. O’na gönderilen dîn olan “İslâm” da kıyâmete kadar bâkî kalacaktır; kimse tarafından değiştirilemeyecektir.
Şüphe yok ki, bütün insanlığın buhrân, bunalım, huzûrsuzluk ve kaos içerisinde bulunduğu günümüzde; bir insanda bulunabilecek, görünür-görünmez bütün iyilikler, bütün üstünlükler, bütün güzellikler kendisinde toplanmış olan, “İki Cihânın Güneşi”olan Muhammed (aleyhisselâm)’ı gündemde tutmak, bütün insanlara tanıtmak ve sevdirmeye çalışmak çok şerefli bir iştir.  
Şek ve şüphe yok ki, son Peygamber Muhammed aleyhisselâmı tanımakla şereflenmek nimetlerin en büyüğüdür. Arap, Fars ve Türk edebiyâtında görülen “Na’t”lar, hep Resûlullah için yazılmıştır. Bütün Müslümanlar, O’nu dâimâ kalplerinde bulundurmaya çalışmışlardır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.