Kibir ve benzeri bazı terimler...

A -
A +
Mükâbere "Hakkı, doğruyu işitince, kabul etmemek, inat etmek, kendini büyük görmek" tekebbür ise "Kibir sâhibi olma, büyüklenme, kibirlenme, kendini büyük gösterme" demektir.
 
Dünkü makâlemizde, bir nebze "kibir"den bahsedip onunla ilgili bir âyet-i kerîme meâli zikretmiştik. Cenâb-ı Hak, başka bir âyet-i kerîmesinde buyurmuştur ki: "Yeryüzünde haksız yere kibirlenenleri, âyetlerimi anlamaktan (Kur'ân-ı kerîmi kabulden) çevireceğim. Onlar her mucizeyi görseler de, onu kendilerine yol edinemezler. Fakat sapıklık yolunu görürlerse, onu yol edinirler... İşte böyle hareket etmeleri, âyetlerimizi yalan saymalarından ve onlardan gâfil bulunmalarından dolayıdır." (A'râf, 146)
Peygamber Efendimiz de "Kalbinde zerre kadar kibir olan Cennet'e girmeyecektir" (Müslim) buyurmuştur.
Evliyâ-yı kirâmdan Alî Havvâs (kuddise sirruh)"... İnsanın kibirlenmesi, kendinde gördüğü fazîletlerden ileri gelir. Ancak, insan evliyâdan bir mübârek zâtı tanıdığı zaman, bütün bu fazîletlerin, kendisine Allah tarafından emânet olarak verildiğini görür ve anlar" demiştir.
Şimdi birer nebze, "Kibir"le yakından ilgili diğer bazı terimler üzerinde duralım:
"Mükâbere": "Hakkı, doğruyu işitince, kabul etmemek, inat etmek, kendini büyük görmek" demektir.
"Tekebbür": "Kibir sâhibi olma, büyüklenme, kibirlenme, kendini büyük gösterme" demektir.
Bir hadîs-i şerîfte şöyle buyurulmuştur: "Allahü teâlâ, tevâzu üzere olmayı bana emreyledi. Hiçbiriniz, hiçbir kimseye tekebbür etmesin." (Berîka)
Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) "Tevâzu (alçak gönüllülük) gösteren azîz olur, yükselir. Tekebbür eden de zelîl olur" buyurmuştur.
En büyük âlim ve velîlerden, Hazret-i Ömer Efendimizin de torunlarından olan İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi aleyh): "Tekebbür edene karşı tekebbür sadakadır" buyurmuştur.
Aklı başında olan, kendini ve Rabbini tanıyan kimse, hiç tekebbür edebilir mi? İnsan aşağılığını, âcizliğini, Rabbine karşı her an izhâr etmek (göstermek) mecburiyetindedir. Bunun için her an, her yerde aczini göstermesi, tevâzu üzere bulunması lâzımdır. Tekebbür etmek harâmdır. Tekebbür, kibir, kibriyâ (Allahü teâlâya mahsus büyüklük, üstünlük, yücelik) ve azamet (büyüklük, Cenâb-ı Hakk'ın büyüklüğü) sıfatı, Allahü teâlânın bir sıfatıdır, O'na mahsustur. İnsan nefsini ne kadar aşağılarsa, Allah indinde kıymeti o kadar artar. Kendine kıymet verenin, Allahü teâlâ indinde kıymeti olmaz." (Ebû Saîd Muhammed Hâdimî)
"Mal, evlat, mevki ve rütbe ile tekebbür etmek insana hiç yakışmaz. Çünkü bunlar, kendinde bulunan üstünlükler değildir. Gelip geçen, kendinde kalmayan, insandan çabuk ayrılan şeylerdir." (Muhammed Hâdimî)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.