İslamiyette kadının yeri ve önemi

A -
A +
Eğer bütün dünyâdaki kadınlar, İslâm dîninin kendilerine verdiği kıymeti, rahatı, huzuru ve hürriyeti bilmiş olsalar, hemen Müslümân olurlar.   Bilindiği üzere, İslâmiyet’ten önce kadının hiç değeri yoktu. Araplar, kız çocuklarını diri diri toprağa gömerlerdi. Kâbe-i şerîfin etrafında bile kadınlar çıplak dolaşırlardı. Ancak Müslümânlık gelince, bu kötü âdetler son bulmuştur. Günümüzde de, dünyânın birçok yerinde kadınlar horlanmaktadır. Meselâ vaktiyle, Rusya’da [komünizm idâresi zamanında] kadınlara zulmedilmiş; erkek şeflerin baskıları altında, zorla "Kolhozlar"a sokulmuş, hayvanlar gibi, insafsızca, en ağır işlerde, boğaz tokluğuna çalıştırılmışlardır... Hür dünyâ dedikleri Hıristiyân ülkelerde ve İslâm ülkeleri denilen Arap ülkelerinde de "hayât müşterektir" denilerek, kadınlar, fabrikalarda, tarlalarda, ticârette, erkekler gibi çalışıyor ve çalıştırılıyorlar. Kadınlara, lâyık oldukları değer verilmeli, onlara kötü muâmele revâ görülmemelidir. Eğer bütün dünyâdaki kadınlar, İslâm dîninin kendilerine verdiği kıymeti, rahatı, huzuru ve hürriyeti bilmiş olsalar, hemen Müslümân olurlar. Burada, bir vâkıayı tespit ve ifâde edelim: Her kadın, bir erkeğin ya kızıdır, ya kız kardeşidir, yahut hanımı veya annesidir. [Bir hadîs-i şerîfte: "Cennet, anaların ayaklarının altındadır" buyurulmuştur.] Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîminde (meâlen) şöyle buyurmaktadır: “Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık (yani Hazret-i Âdem ile Hazret-i Havvâ’nın çocukları ve torunları olmak üzere vücuda getirdik) ve sizleri milletlere ve kabîlelere ayırdık ki, birbirinizi tanıyasınız/aranızdaki yakınlığı anlamış olasınız! Şüphe yok ki, sizin Allah katında en kıymetli, en üstün olanınız, takvâsı en çok olanınızdır...” (Hucurât, 13) Yine Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde (meâlen); “Ey insanlar! Sizi, bir tek canlıdan yaratan, ondan, yine zevcesini vücuda getiren ve ikisinden de birçok erkekler ve kadınlar türeten Rabbiniz’den çekinin/korkun” (Nisâ, 1) buyurmaktadır.  Diğer bir âyet-i kerîmede de şöyle buyurulmaktadır: "Şüphe yok ki Müslümân erkekler ve Müslümân kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, itâat eden/tâata devam eden erkekler ve itâat eden/tâata devam eden kadınlar, sâdık/doğru erkekler ve sâdık/doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevâzı (Allah'a saygılı) erkekler ve mütevâzı (Allah'a saygılı) kadınlar, sadaka/zekât veren erkekler ve sadaka/zekât veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret/bağışlanma ve büyük bir mükâfât hazırlamıştır." [Ahzâb, 35]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.