İdarecilere itaat konusu...

A -
A +
Âmirler, maiyetlerinden mutlak bir itâat beklerler. Bunun karşısında kendilerinin de, astlarının ahlâk ve ruh yönünden iyi yetişmelerini sağlamaları lâzımdır.
 
10 Nisan 2017 Pazartesi târihli makâlemizde, "Akıllı bir Müslümânın, hem Allahü teâlâya karşı günâh işlemeyeceğini, hem de kânunlara karşı suç işlemeyeceğini" ifâde etmiştik. Böylece kendisini de, âile efrâdını ve bütün sevdiklerini de, yok yere sıkıntıya düşürmeyeceğini belirtmiştik.
Kânunlara itâat yanında, âmirlere de itâat söz konusudur. Bilindiği gibi, dînimizde itâat edilecek belli başlı 3 makâm vardır: 1- Allahü teâlâ. 2- Resûlullah Efendimiz. 3- Ülül-emr olan zevât yani idâreciler.
"Emîr" kimdir, ona itâatin hükmü nedir, hangi hususlarda itâat yapılması gerektiği konuları çok önemlidir.
Eskiden, yönetenlere "emîr", "âmir", "idâreci"... gibi isimler verilirdi. Yönetilenler ise "maiyyet", "memûr", "tebea", "halk", "millet", "vatandaş"... gibi adlarla anılırdı.
Yukarıda mezkûr makâlemizde de belirttiğimiz üzere, "Yönetici" terimi, "Devlet Başkanı"ndan tutun da, bir "Vâlî" bir "Kaymakam" bir "Belediye Başkanı" bir "Muhtâr" bir "Okul Müdürü" küçük bir şirketin "idâreci"si ve bir sivil toplum kuruluşunun "yönetici"sine varıncaya kadar çok geniş şümûlü bulunan bir tabirdir.
Kısa bir tarif yapmak gerekirse, makâm ve memûriyet itibâriyle emretmek salâhiyetini hâiz kimselere "Âmir=İdâreci=Yönetici"ler; bunların emirleri altındakilere de “maiyet=memûr=yönetilen”ler denilmektedir.
İslâm dînine göre "yönetici=yöneten" ve "yönetilen"lerin birbirlerine karşı bazı temel hak ve sorumlulukları vardır.
Yönetilenlerin, kendilerini yönetecek olan kişilerde aradıkları bazı temel unsurlar vardır: 
En başta, yönetenlerin itikâdlarının düzgün, amellerinin sâlih ve ahlâklarının da mazbût olması, hem Allahü teâlânın emirlerine itâat eden, hem de kulların hukûkuna riâyet eden insanlar olmaları arzu edilir. Bunların yanında mutlak adâlet sâhibi olmaları istenir. Güzel ahlâk sâhibi olmaları da en büyük arzulardandır. Zâten İslâmiyetin kısa bir tarifinde: "et-Ta'zîmü li-emrillah veş-şefekatü li-halkıllah" buyurulmuştur...
Âmirler, maiyetlerinden mutlak bir itâat beklerler. Bunun karşısında âmirlerin de, astlarının saygı ve güvenlerini kazanarak, onların ahlâk ve ruh yönünden iyi yetişmelerini sağlamaları lâzımdır. Maiyyetlerinin şeref ve haysiyetlerini, sağlık ve özlük haklarını korumaya da mecbûrdurlar. Normalinde yöneticiler, emirleri altında çalışanlara, Allahü teâlânın emirlerine aykırı olan, kezâ hizmetle alâkalı olmayan işleri yaptıramazlar; onlardan menfaat temin edecek istek ve taleplerde de bulunamazlar. [Önümüzdeki hafta kaleme alacağımız iki makâlede de konuya devam edelim inşâallah.]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.