“Safinaz'ı götürürüm, senin yerine imzalar...”

A -
A +
Kara bir duman sobanın açık bölümünden odanın tavanına yükseldi, Zehra öksürdü.
  Köylerinin içinden işlek sayılabilecek bir şose geçiyordu ama gelip giderken arkalarında toz ve benzin kokusu bırakan bu araçlar yabancıydı. Pek durmazlardı köyde. Tren ise yürüme mesafesindeydi. Âdem radyoya uzanırken, “Safinaz var nasılsa kasabada, bizim gelin. Onu götürürüm daireye, senin yerine imza atar” dedi, önceden karar vermiş bir adamın rahatlığıyla. Zehra yutkundu, sobanın üstündeki kapağı maşa ile kenara itip, odun attı. Kara bir duman sobanın açık bölümünden odanın tavanına yükseldi, Zehra öksürdü.              *** Âdem, küçük trenden atlayıp koşar adım eve geldi; komu süpürüp temizlemiş, hayvanların ikindi otunu vermiş, kapı önünde ellerini yıkayan Zehra’yı kolundan tutup içeri götürdü. Yünlü kalın demiryolu ceketinin iç cebinden ay-yıldız armalı Nüfus Cüzdanı defterini çıkardı, büyük bir kumarı kazandığı son kâğıdı atıyormuş gibi keyifle masaya yapıştırdı: “Bu senin!” Zehra hemen Nüfus Cüzdanını eline aldı; bu dünyadaki ilk kişisel evrakının sayfalarını heyecanla açtı; kendi isminin üstünde kalın dudaklı, başı yarı açık Safinaz’ın fotoğrafını görünce içi burkuldu. Kişisel bir kütüğe bile imza atmak nasip olmamıştı ama kocasına, kendisini devlet kayıtlarına geçirmiş olmasının teşekkürünü etmek için tebessümle yüzüne bakmaktan geri durmadı yine de. Nüfus Cüzdanını Âdem’e verdi, karnını gizli bir şefkatle sıvazlayarak aşganaya sofrayı getirmeye gitti.              *** Kara haberi Cambaz getirdi. Civarda hemen herkesin tanıdığı, köy köy dolaşıp hayvan satın alan topal Cambaz.Cambaz, Bedii Ağanın köy odasında, “Dağdibi’nden Süleyman’ın kamyonu kaza yapmış” dedi. “On yedi yaşındaki çocuğa koca kamyon verilir mi? Virajı alamamış. İki takla atmış diyorlar. Sonra o kayaların üstündeki tek çama takılmış. Yazık, hem oğlan gitmiş, hem senin dünürle oğlu.” Tek çam, kamyonu durdurmakla yıllardır süregelen şöhretinin hakkını vermişti. Çünkü hakkında çeşitli efsaneler anlatılan bir çamdı o. “Yol yapımı sırasında dozer sökmeye çalışmış da demiri kırılmış.” “Dibinde evliya yatıyor diyorlar.” “Bugüne kadar kim kesmeye kalkmışsa başına bir iş gelmiş.” Söylentiler doğru ya da değil; zamanında ormanlık olan Nüsünk Dağı'nın o dik yamacında şimdi tek çam vardı ve kazada kamyon iki takladan sonra -belki kayaların da yardımıyla- o tek çama yaslanıp kalmıştı. Dağdan köye inen virajlı yolda ehliyetsiz Şakir kullanıyormuş kamyonu. Bakkal Akif Aga arabanın karoserinin, Salih de biraz önce üzerine oturdukları çimento torbasının altında bulunmuştu. Salih daha on altısına yeni girmişti.              *** Bedii Ağa köy odasına kovalarla yemek taşıyan sayısız torunundan ilk gözüne çarpanı kanala gönderdi, “Âdem’i çağır” diye. Bir başkasına iki at hazırlamasını buyurdu...               ***
Zehra yaklaşık dört sene sonra tekrar köyünü gördüğünde dudakları titredi. Zaten kara haberi aldığı andan itibaren evde ve yol boyunca ağlamaktan yorulmuştu.
Ama şimdi köye yaklaşırken kalbi mengene ile sıkılıyordu sanki. Yine ağladı.  DEVAMI YARIN

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.