Olur olmaz sebeplerle dövüyordu Hacer’i!..

A -
A +
Yaşar, genç kadının eve getirdiği parayı hemen eklinden alıyor ve o para bitene kadar eve uğramıyordu.
 
Anne ve babasının tek çocuğuydu Hacer. Bir abisi trafik kazasında ölmüştü. Babası Şevket oğlunun ardından fazla yaşamamıştı. Bir gün sabah yatağından kalkamamış, uykusunda teslim etmişti ruhunu.
Babanın ölümünden sonra her şey allak bullak olmuştu. Annesi Meryem üzüntüden dengesini yitirmiş, akıl sağlığını kaybetmişti.
Etraftakiler Hacer’in evlenmesinin en doğru yol olacağına karar verip Yaşar’ı bulmuşlardı...
Yaşar, işsiz, müsrif, avare ruhlu bir adamdı. Şevket’ten kalan eve gelip yerleşmiş, bu evliliğin ardından cehennem hayatı başlamıştı. Meryem de bir sene sonra vefat edince Hacer’in artık hiçbir dayanağı kalmamıştı…
Daha on yedi yaşındaydı Yaşar’la evlendiğinde. Hemen Hakan doğmuştu. Ekonomik zorluklar, Yaşar’ın evine ailesine karşı sorumsuzluğu zor günlerin sebebi olmuştu. Sonunda köyde yapamayacaklarını anlayınca Hacer’in istememesine rağmen ellerindeki üç beş kayda değer şeyi satıp İstanbul’a gelmişlerdi. Hayaller kuruyordu Yaşar... Burada iş yapacak, dükkân açacak, zengin olacaktı güya. Ama hiçbir şey hayal edildiği gibi değildi. İstanbul zor şehirdi. Ellerindeki birkaç kuruş bitince ortada kalmışlardı. Günlerce aç yatmıştı Hacer. Kendinden geçmiş, yavrusunu beslemek için çırpınmaya başlamıştı.
Yaşar’ı güçlükle ikna edip birkaç kere civar evlere temizliğe gitti. Hiç olmazsa oğlunun süt parasını çıkarmak için çalıştı. Ama umduğu gibi olmamıştı hiçbir şey.
Yaşar genç kadının eve getirdiği parayı hemen eklinden alıyor ve o para bitene kadar eve uğramıyordu. Sonunda şimdi oturdukları evi buldu Hacer. Nalbur Ahmet Efendinin karısına tarhana yapmaya gittiği zaman anlatmıştı yaşadığı zorlukları. Ahmet Efendinin Karısı Melahat Hanım da bu çaresiz kadına acımış, kocasıyla konuşarak Ahmet Efendinin depo olarak kullandığı dört duvarı ev diye vermişlerdi…
Oturdukları muhit de çok fazla gelir düzeyi yüksek olan bir yer değildi. Bu nedenle Hacer istediği zaman iş bulamıyordu. Ancak mahallenin kalburüstü birkaç ailesinin mevsim ve bayram temizliklerinde gidiyordu yardıma. Sonuçta iki gün toksa beş gün açtı.
Çevresindeki insanlar eğer bir kap yemek getirirlerse doyuyordu. Komşular Allah’tan yardımcı olmaya çalışıyordu ellerinden geldiği kadar. Eski elbiseleri veriyorlar, kullanmadıkları eşyaları getiriyorlar, arada bir de sıcak bir çorba yolluyorlardı...
Bütün bu güçlükler içinde ikinci çocuğuna hamile kaldı Hacer. Hamile olduğunu öğrendiği zaman sabaha kadar hıçkıra hıçkıra ağlamıştı. Yaşar’ın ise hiçbir şey umurunda değildi. Sabah çıkıyordu evden, gece geç vakitlerde geliyordu. Para bulursa içkili, bulamazsa öfkeli geliyordu. Son bir senedir dayak da başlamıştı. Olur olmaz sebeplerle dövüyordu Hacer’i. Birkaç kere komşular almıştı elinden zavallı kadını... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.