"Adam, evlat edinecek bir çocuk arıyormuş!"

A -
A +
"Benim aklım yatar buna yahu. Zaten çocuk dediğin ne ki, ayak bağı. Konuşalım..."
 
Haydar bir kahkaha daha attı:
- Neyse bırak, çayını iç de biz bugünkü işimize bakalım. Sana anlattığım gibi. Adam çok zengin. Bir de karısı var. Kocaman bir köşkte oturuyorlar. Hizmetçiler, uşaklar, bildiğin gibi değil. Para çuvalla adamda. Benim abimin karısı bir avukatın yanında çalışıyor. Ayak işlerine bakıyor. O duymuş. Adam bir çocuğu evlat edinmeye kalkmış, avukata gelmiş ama olmamış iş. Anlayacağın evlat edinecek bir çocuk arıyor bu herif. Sen de bakamıyorum deyip duruyorsun. İyi bir para karşılığı seninkilerden birini verelim işte. Aracılık paramı isterim ama. Gidelim konuşalım. Bende telefonu falan var adamın.
Yaşar ilgilenmişti bu işle:
- Benim aklım yatar buna yahu. Zaten çocuk dediğin ne ki, ayak bağı. Konuşalım. İstediğim parayı verirse veririm hiç düşünmeden.
Haydar masaya birkaç bozukluk fırlatarak kalktı ayağa. Pis pis sırıtıyordu...
              ***
İki arkadaş bir telefon kulübesinin önüne geldikleri zaman birbirlerine baktılar. İkisinin de heyecanlı oldukları belliydi. Haydar cebinden buruşmuş bir kâğıt çıkarttı. Gözlerini kısarak okudu üzerindeki numarayı. Sonra ankesörlü telefonun tuşlarına dikkatle bastı. Beklemeye başladı. Yaşar yanı başında dikkatle onu takip ediyordu.
- Çalıyor...
Karşı taraf telefonu açınca Haydar konuşmaya başladı:
- Alo Ferit Kozdağlı ile mi görüşüyorum?
Olumlu cevap almış olacak ki başını salladı Yaşar’a. Devam etti:
- Ferit Bey, benim adım Haydar. Sizinle çok önemli bir konu hakkında görüşmek istiyorum. Ama yüz yüze. İlgilendiğiniz bir konu hakkında. Acaba bize bir randevu verebilir misiniz? Sadece konuşmak için.
Karşı tarafın söylediklerini dinledikten sonra atıldı:
- Sadece yarım saatinizi rica ediyoruz. Bir arkadaşımla birlikte. Telefon numaranızı avukatınızdan buldum. Konu önemli ve ilgileneceğinizden eminim.
- Ne zaman isterseniz biz müsaidiz efendim. Şimdi bile gelebiliriz.
“Oldu bu iş” dercesine kafasını sallayarak gülümsedi Yaşar’a.
- Tamam efendim. Hemen geliyoruz. İstinye Bulvarı No 28... Tamam bir saat içinde oradayız. Teşekkür ederim.
Telefonu kapattı:
- Tamamdır Yaşar. Adam merak etti. Ne konuşacaksanız gelin konuşun dedi. Yürü birader. Bir taksiye binelim.
Yaşar omuzlarını kaldırdı:
- Oğlum bende taksiye verecek para yok ki.
Haydar kolundan tuttu arkadaşını:
- Yürü bende var, kaz gelecek yerden tavuk esirgemeyeceğiz herhâlde.
Bir ıslık çalarak geçen taksiyi durdurdu. Hemen adresi verdiler şoföre. Her ikisi de heyecandan duramıyordu. Trafik her zamanki gibi yoğun olduğu için taksi güçlükle ilerliyordu. Haydar durmadan kolundaki ucuz saate bakıyor ve söyleniyordu:
- Geç kalmasak bari, bir saate kadar dedim adama. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.