"İpek Hanım görünce havalara uçacak!.."

A -
A +
İpek'in hayatındaki en büyük ve tek eksik bir çocuk. Bundan sonra sevgi dolu bir hayatı olacak..."
 
Ferit Bey koltuklardan birine oturmuş acı bir şekilde gülümsüyordu:
- İçimi rahatlatıyor onun böyle bir adam olması. Hiç olmazsa bu yavrucak kurtulacak... Bizim yanımızda sevgiyi görecek, şefkati görecek. Öyle sabırsızlanıyorum ki İhsan... İpek bu bebeği görünce çıldıracak. Ona iş sonuçlanıncaya kadar söylemeyeceğim. Umutlanmasın, heyecanlanmasın. Tam bir sürpriz olacak...
İhsan Bey başını salladı:
- Hem de nasıl Ferit Bey, İpek Hanım havalara uçacak.
Gülümsedi şakacı bir tavırla:
- Korkarım sizin pabucunuz dama atılacak!
Ferit bir kahkaha attı:
- Artık bilemeyeceğim... Galiba dediğin gibi olacak ama olsun ben razıyım. İpek mutlu olsun, onun hayatındaki en büyük ve tek eksik bir çocuk. Bundan sonra huzurlu, sevgi dolu bir hayatı olacak...
Bunları söylerken yerinden kalkmıştı. Avukatıyla vedalaştı. Heyecan içindeydi...
         ***
Hacer bütün gün ağlamıştı... Gözleri kıpkırmızı, başında inanılmaz bir ağrı ve midesindeki bulantı ile âdeta sürükleniyordu. Gözü sürekli dışarıdaydı. Yaşar küçük kızını alıp gideli neredeyse iki saat olmuştu. Korkuyla yavrusunu bir daha göremeyeceğini düşünüyor, çaresizlik içinde kıvranıyordu. Eğer kocasının verdiği karara karşı çıkarsa onun yaptığı bütün tehditlerin gerçekleşeceğini bildiği için şaşkın bir şekilde bu inanılmaz ızdırabı kabullenmek zorunda kaldığını hissediyordu. Bu sırada kapının vurulduğunu duydu. Gelen komşusu Nezihe’ydi. Hacer’in yüzünü görünce kadın bir çığlık attı:
- Kız bu hâl ne? Yoksa yine mi dövdü o zalim kocan?
Hacer tutamadı kendini. Hıçkırmaya başladı. Nezihe hemen içeri girip kapıyı kapattı:
- Vah sana be kardeşim, ne oldu yine?
Hacer dökülmüştü. Hıçkırıklar içinde inledi:
- Bu başıma gelenler ne Nezihe Abla? Kızımı evlatlık veriyor Yaşar. Kim bilir kaç para alacak? Satıyor evladımı...
Komşu kadın durakladı. Gözleri hayretle açılmıştı:
- Dur hele, sakin ol bakayım, başından anlat şu işi...
Hacer arada boğuk hıçkırıklarına engel olamadan anlattı bütün olanları. Sözünü bitirdiğinde Nezihe dudaklarını ısırmıştı:
- Vay canına... Kız Hacer, kötü düşünme be kardeşim, bak evladının hayatı kurtulacak belki de... Eğer dediği doğruysa zenginmiş alan insanlar, öyle düşün... Yanında olup perişan olsa daha mı iyi? Biliyorum hiç kolay değil, özleyeceksin, offf, ne bileyim ben, iyi tarafından bak biraz da... Anlıyorsun değil mi ne demek istediğimi?
Hacer başını salladı:
- Belki de haklısın Nezihe Abla!.. Biz mahvoluyoruz, hiç olmazsa evladım kurtulsun değil mi?...
Tam bu sırada midesinin bulantısıyla öğürdü. Yüzü sapsarı olmuştu:
- Kız sen hastasın! diye haykırdı Nezihe... Neyin var?
Omuzlarını kaldırdı Hacer:
- Ne bileyim abla, ne zamandır bir mide bulantısı mahvediyor beni... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.