Hacer, dünyanın başına çöktüğünü hissetti!..

A -
A +
"Elimden ne gelir ki Nezihe Abla? Bu benim kaderim, ne yazık ki yavrularımın da kaderi..."
 
Nezihe hemen ayaklandı:
- Kalk sağlık ocağına götüreyim seni, ben de o tarafa gidiyordum. Haydi, itiraz istemem, giy mantonu... Hakan’ı da alalım...
Fazla itiraz etmesine fırsat vermeden sürüklercesine kaldırdı Hacer’i. On beş dakika sonra sağlık ocağındaydılar. Doktor dikkatle muayene etti genç kadını. Sonra kaşlarını kaldırdı:
- Tahminim hamilesin kızım. Bir test yapalım. Ama yüzde doksan eminim.
Hacer dünyanın başına çöktüğünü hissetti. Nezihe ise donmuş kalmıştı...
          ***
Yapılan testin sonucu da pozitif çıkmış, doktorun dediği gibi Hacer’in hamileliği kesinleşmişti. İki kadın eve doğru giderlerken ikisinin de ağzını bıçak açmıyordu. Hacer ne yapacağını bilemiyor, böyle bir hayata bir çocuk daha getirmeyi ne aklına ne de ruhuna sindirebiliyordu. Sonunda Nezihe dayanamadı:
- Ne yapacaksın Hacer?
Omuzlarını kaldırdı kadın:
- Elimden ne gelir ki Nezihe Abla? Bu benim kaderim, ne yazık ki yavrularımın da kaderi...
Eve vardıkları zaman Yaşar’ın gelmiş olduğunu gördüler. Camın önünde bekliyordu. Nezihe aceleyle ayrıldı Hacer’in yanından. Bu adamla karşılaşmak istemiyordu. Hacer kapıdan içeri girer girmez Yaşar’ı dibinde buldu:
- Neredesin sen kız? Ben evden gidince hemen fırlıyor musun dışarıya? Bu yandaki Nezihe denen kadından hiç hoşlanmıyorum bak, bilmiş ol...
Hacer yutkundu. Odaya girmiş, sedirin üzerinde uyuyan kızını kucağına almıştı. Usulca fısıldadı:
- Sağlık ocağına gittik. Midem bulanıyordu çok. Nezihe Abla bir gösterelim dedi.
Yaşar suratını ekşitti:
- Parasını o mu verdi?
Hacer başını salladı:
- Evet. O verdi.
Yaşar yılışık bir gülümseme ile:
- Eee, neymiş?
Genç kadın önüne baktı:
- Bebek bekliyormuşum...
Yaşar şaşkınlıkla baktı karısına. Sonra bir kahkaha attı:
- Yapma yahu! Ooo, bu işi tutturduk mu iyi kazanırız be... Güzel... Ona da zengin bir kapı bulduk mu, deme gitsin. Hayatımız kurtulur hayatımız...
Hacer acıyla baktı kocasının yüzüne:
- Allah seni ıslah etsin, ne diyeyim...
Yaşar iyice keyiflenmişti. Cebinden Ferit Beyin verdiği paraları çıkarttı. Bozdurmuştu bir kısmını. İçinden bir banknot çekip attı Hacer’in önüne:
- Git bununla bir şeyler al, akşama güzel bir sofra hazırla bana...
Hacer yutkundu:
- Bakkalın borcunu verseydik... Adam söylenip duruyor...
Yaşar yüzünü ekşitti ve dişlerinin arasından yine küfürler savurarak çıktı evden...
         ***
Ferit Bey o sabah her zamanki gibi kahvaltısını yapmış ve çalışma odasına geçerek günlük gazeteleri okumaya başlamıştı. Saat dokuz buçuk sıralarında telefonu çaldı. Arayan avukat İhsan Beydi. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.