"Kaan, eski mahallede kapı komşumuzdu..."

A -
A +
Gençler aynı masada oturup eski günlerden bahsetmeye başladılar. Nalân dikkatle dinliyordu...
    Kaan gülümsedi: - Hepsi iyiler Allaha şükür. Annem bildiğin gibi. Beni hâlâ evlendiremediği için yanıp yakılıyor. Betül Abla Çapa Tıp Fakültesinde. Hikmet Kemal Dedem de yaşlandı, hâlâ nutuklar atmaya devam ediyor. Münevver Anneannem de keza öyle. Yuvarlanıp gidiyorlar işte. Bizde değişik bir şey yok anlayacağın. Tarık sevinçle Nalân’a döndü: - Kaan bizim eski mahallede kapı komşumuzdu. Annemle annesi, anneannesi çok yakındılar. Ortaokula kadar birlikte büyüdük. Kaan’a döndü: - Ne yaramazlıklar yapardık hatırlıyorsun değil mi? Sonra cevap beklemeden tekrar Nalân’a döndü: - Kaan çok mükemmel bir çocuktur. Efendiliğiyle nam salmıştı okulda. Bütün öğretmenler onu örnek gösterirlerdi bize. Polis Akademisini bitirdi. Adam ilkokulda başladı polis olacağım diye... Gel Kaan iki dakika otur. Bak bu Nalân. Benim arkadaşım. Nalân gülümseyerek elini uzattı. Kader iki kardeşi yıllar sonra bir araya getirmişti ama bu muhteşem karşılaşmanın mahiyetinden ikisi de habersiz birbirlerini hiç tanımayan, bilmeyen iki insan olarak tokalaştılar. Nalân yüreğinde bir sıcaklık hissetti: - Ne kadar güzel eski arkadaşlarla bir arada olabilmek. Kaan mahcup bir şekilde gülümsedi: - Gerçekten Nalân Hanım, ben Tarık’ı çok severim. Benim çocukluğumdaki tek arkadaşımdı Tarık. Öyle çok hatıramız var ki... Tarık bir kahkaha attı: - Her yaramazlıktan sonra Hikmet Kemal Amca'dan uzun nutuklar dinlerdik. Bizi karşısına oturtur, başlardı konuşmaya. Uykumuz gelirdi. Söyledikleri bir kulağımızdan girer öteki kulağımızdan çıkardı, ertesi gün bakarız, yine bir olayla karşısındayız. Ne muhteşem adamdır! Gençler aynı masada oturup eski günlerden bahsetmeye başladılar. Nalân dikkatle dinliyordu...            ***
Yaklaşık bir saat kadar sohbet ettiler. Tarık çok neşeliydi:
- Peki Kaan, Hacer Teyze seni evlendiremediği için başının etini yiyor da hakikaten yok mu niyetin oğlum?
Kaan mahcup bir şekilde başını eğdi:
- Var canım. Bir kız arkadaşım var tabii ki. Düşünüyoruz bir şeyler, kısmet tabii.
Tarık bir kahkaha attı:
- Oh, oh, Hacer Teyze biliyor mu? Biliyorsa heyecandan ölüyordur artık.
Sonra Nalân’a döndü:
- Hacer Teyzeyi tanısan çok seversin. Tam bir Anadolu kadını. Harika bir insandır. Çok çileler çekmiş. Ama tuttuğunu koparan bir kadın. Varı yoğu Kaan’dır. Münevver Teyze’nin de olmazsa olmazıdır Hacer Teyze.
Kaan hareketlenmişti. Ayağa kalktı:
- Anneme kalsa ben yarın evleneceğim. Kız arkadaşımdan bahseder bahsetmez çarşı pazar dolaşmaya başladı. Çeyiz hazırlıyormuş.
Nalân’a döndü:
- Ben izninizi rica edeceğim. Size iyi hafta sonu tatili diliyorum. Görüşmek üzere. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.