"Eğer karşı koyarsak oğlumuzu kaybedeceğiz"

A -
A +
Necile Hanım düşünceli bir şekilde gözlerinden süzülen yaşları silmişti parmaklarının ucuyla...
 
Kadir Bey kızının kendisine yalvarmasına asla dayanamazdı. Hemen yumuşadı:
- Getir bakalım şu delikanlıyı. Bir de biz görelim. Eğer istiyorsan tabii ki evlenirsin güzel kızım.
Dilek sevinçle ellerini çırptı:
- Canım babam benim....
Leyla Hanım hâlâ sinirliydi:
- Ben şanıma şerefime yakışır bir şekilde evlendirmek isterim kızımı. Bunları yapabileceklerse gelsinler. Öyle her şeyi bizden beklemek olmaz. Anlı şanlı düğün isterim.
Dilek annesine sarıldı bu sefer:
- Sen hiç merak etme anneciğim. Her şey istediğin gibi olacak.
Kadir Bey piposunu yakarak dumanını havaya üfledi. Gülümseyerek bakıyordu kızına...
                ***
Esra sabah uyandığından beri odasındaki aynanın karşısındaydı. Belki on tane kıyafet denemiş, hiçbirinde karar kılamamıştı. Sonunda saatin epey ilerlediğini düşünerek bir tanesini seçti. Saçlarını akşamdan yıkamış ve sarmıştı. Hafif bir makyaj yaptı. Kitaplarını da almayı ihmal etmeyerek odasından çıktı. Necile Hanım, Dilek’in misafir geldiği akşamdan beri çok az konuşuyor, devamlı düşünüyordu. Kızının hazırlandığını görünce usulca sordu:
- Nereye Esra?
- Bugün arkadaşlarımla ders çalışacağız anne, vizeler başlıyor, hazırlanmam lazım.
Necile Hanım sesini çıkarmadı. Zaman zaman arkadaşlarıyla toplu hâlde ders çalışmasına alışıktı kızının.
- Geç kalma yavrum. Biliyorsun bugün baban erken gelir.
- Tamam anneciğim, üzme kendini sen.
Heyecanla ayakkabılarını giyerek çıktı evden. Necile Hanım derin bir nefes aldı. İçindeki sıkıntı boğuyordu. Hiçbir şey konuşmamıştı Hakan’la o geceden sonra. Ama iki gündür sabahlara kadar yatağın içinde dönüp duruyordu. Bir tek kocası farkındaydı onun hâlinin. Bir gece önce neredeyse sabaha karşı uyumuştu ikisi de. Usul usul konuşmuşlardı Hakan ve Dilek hakkında. Ağlamıştı Necile Hanım.
- Göz göre göre ateşe atlıyor Cahit Bey... Nasıl izin veririz buna?
Cahit Bey bir müddet cevap vermemişti bu soruya. Sonra sakin bir sesle konuşmuştu. Karısının elini tutarak:
- Karşı çıkarsak evladımızı kaybedeceğiz Necile. Hakan hayatında ilk defa öyle bir ses tonuyla karşı geldi bize. Gözü kapalı şimdi tamamen. Zaman belki bizim lehimize işler. Belki görür gerçekleri oğlumuz.
- Ya göremezse Cahit Bey, ya göremezse?
Omuzlarını kaldırmıştı yaşlı adam:
- Bir musibet bin nasihatten iyidir derler Necile. Eğer karşı koyarsak oğlumuzu kaybedeceğiz. Buna benim yüreğim dayanmaz Necile. Yüreğim dayanmaz. Hayattaki tek varlıklarım sizlersiniz. Sizin birinizi kaybedersem yaşayamam ben.
Necile Hanım düşünceli bir şekilde gözlerinden süzülen yaşları silmişti parmaklarının ucuyla:
- Onu her hâlükârda kaybedeceğiz Cahit Bey. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.