Yavru bir ceylan gibi ürkek adımlarla yürüdü

A -
A +
Hale, demir kapının hemen solunda, ev ile kapı arasına sıkışmış betondan küçük kulübeyi fark etti!..
 
 
Kadın, odadan çıkan Hale’yi ilk kez görüyormuş gibi yine şaşırdı.
-Tuvalet var mı?
Kadın sürpriz misafiri tepeden tırnağa süzdükten sonra beyaz yaşmaklı başıyla demir kapı tarafını gösterdi.
Evin önünden geçip bahçe kapısına yönelen Hale, demir kapının hemen solunda, ev ile kapı arasına sıkışmış betondan küçük kulübeyi o zaman fark etti. Sonra kendisine bakan köpeği görünce yerinde çakılı kaldı, başını geriye çevirdi, kadından yardım ister gibi.
-Oraya yetişemez, dedi kadın.
İlk kez duyduğu kadının sesi, aynı anda havlayan köpeğin sesine karıştı. Yavru bir ceylan gibi ürkek adımlarla yürüdü, tuvaletin gıcırdayan ahşap kapısını açtı Hale.
            ***
Nahit’ten haber yoktu.
Hale, kadınla konuşmayı denemiş başarılı olamamıştı. Çocuk ise insanı biraz ürküten, biraz üzen garip sesler çıkarıyordu ha bire.
Hale:
- Merak etme, ben buralarda duramam, deyince kadın dışarı çıkmak üzere olduğu kapıda duraladı bir an. Sonra, bir şey söylemeden çıktı.
Az sonra tasa doldurduğu sıcak su ile içeri girdi. Lambayı yaktı, Hale irkildi. Gaz lambasının zayıf ışığına alışmış gözleri için elektrik fazla gelmişti.
Kadın kapıyı arkadan kilitledi. Bir bezi tasa batırıp çocuğun suratını sildi. Sonra çocuğu epeyce zorlanarak kucağına aldı, sağdaki odaya geçip kapıyı kapattı.
Hale, salonda tek başına kalmıştı.
İşte o zaman, eniştesi Murat’ın, nişanlısı Halime’ye, canı sıkılmasın diye getirdiği kitaplardan birinden okuduğu satırlar beynine üşüştü:
“Yalnızdım, çünkü acı tek kişilikti.
Korku tek kişilikti.
Bir kişi hasta olurdu.
Bir kişi korkardı.
Bir kişi öderdi yanlışın bedelini.
Geriye kalanlar seyirciydiler.
Geriye kalanlar üzülebilirdi, paylaşabilirdi, yardımcı olabilirdi. Ama dipsiz kuyu gibi karanlık ve derin korku, tek kişinindi.
Tek kişinin.”
Ampule baktı. Çocukluğuna döndü… Öğretmenin anlattığı bir dersi evde uygulamaya kalkmışlardı Halime ile. Ali Öğretmen, “Alnınızı halıya sürüp sonra bir kâğıt parçasını alnınıza koyarsanız, oraya yapışır. Çünkü sürtünme elektrik üretir” dediği için Hale ile Halime, secdeye gider gibi dizleri üzerine çöküp alınlarını halıya sürmüş, sonra kâğıt yapıştırmayı denemişlerdi. Ancak Hale işi biraz abarttığı için alnı kıpkırmızı olmuştu.
Kapıda anahtarın dönen sesini duyunca refleksle ürktü, iyice büzüldü.
Nahit girdi içeri. Hale’nin yanına önce anason kokusu ile sigara kokusu geldi. Sonra Nahit. Sedire biraz mesafeli oturup derin bir nefes boşalttı.
- On gündür görüşmediğim arkadaşlarla oturduk biraz, dedi karısına hesap veren sadık bir koca edasıyla... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.