Futbol şakaya gelmez

A -
A +

Biri şampiyonluk kovalayacak, diğeri ciddi ciddi ‘düşmeme’ mücadelesinin içinde olacak… Ezeli rekabet tarihinde böyle bir sayfa yoktur.
“Fenerbahçe düşme hattında!”
Kadroya bakıp da bu cümleyi kurmak, 1 Nisan şakası gibi…  Trajikomik bir durum. İsim isim baktığınızda Beşiktaş - Fenerbahçe derbisi “Yukardakiler/Aşağıdakiler” tanımlamasını elinin tersiyle itiyordu…
“Derbilerin favorisi olmaz!”
Hayır hayır…
Maç öncesi hiçbir veri, Beşiktaş’ın favori görüntüsünü bulanıklaştıramıyordu. Bülent Yıldırım’ın oyunu başlatan düdüğüyle birlikte fotoğraf çok daha netleşti.
*Çalışılmış -yan- serbest vuruşlar
*Doğru pas trafiği
*Baskı, alan paylaşımı, pozisyon zenginliği
Kısaca: Nereye baksanız Beşiktaş’ı görüyordunuz. Nitekim, gol de beklenenden erken geldi.
Tasarlanmış bir serbest vuruşta, altı pasın köşesindeki Vida, bomboş durumdaki Gökhan Gönül’e indirdiğinde, tribünler “gool” diye sevinmeye başlamıştı bile. Meşin yuvarlak mıknatıs gibidir, kendine doğru çeker! Topun büyüsüne Fenerbahçe savunması da kapılınca, vuracak adamı unuttular. (Gol öncesi faule bir şerh koyayım. Bence Sadık ve Burak birbirlerini çekiştirdiler.)
Henüz 20. dakika dolmamıştı ki; Bülent Yıldırım’ın kaçırdığını VAR koltuğundaki Cüneyt Çakır yakaladı. Hasan Ali topa değil Gökhan Gönül’e vurmuştu. Burak Yılmaz beyaz noktaya koyduğu topu filelerle buluşturdu.
Ardından Beşiktaş aktif dinlenmeye geçti… Ya da Fenerbahçe ‘Felaketin farkına varıp’ oynamaya başladı. İşte o dakikalarda Fenerbahçe topu tuttu. Gol aradı… Aslında çok da yaklaştı. Devre bitmek üzereyken Dirar çok net fırsatı kaçırdı. Dönen top,  Sadık’ın acemice hatası sonrası Burak’la 3 oldu. Kagawa’nın futbol aklı ve gol pası da ayakta alkışlandı.
“Derbilerin favorisi olmaz!”
İlk 45 sonrasında böyle konuşan birinin ağzına terlikle vursanız haklısınız. Haklısınız da, futbol neden bu kadar çok sevilir sanırsınız?
Valbuena oyuna girip, Dirar arka kanada geçince Fenerbahçe başkalaştı… Sahne aynıydı ama oyunun kahramanı değişmişti… Soyunma odasında ne olmuşsa, Fenerbahçe şahlanmıştı adeta. İlk yarıda İstanbul karı gibi eriyen Fenerbahçe’den eser yoktu. Kanı uyuşan… Dokusu tutan… Taş gibi bir Fenerbahçe izliyorduk. Anlaşılan Beşiktaş aktif dinlenmeye geçmemiş, Fenerbahçe içinde bulunduğu duruma isyan bayrağını çekmişti.  
Zajc… Sadık… Hasan Ali Kaldırım…
Bize müthiş maç izleten oyunda başrole çıkan isimler arasına adlarını yazdırdılar. Onlara ne kadar teşekkür etsek az.  Anlatacak çok şey var da, sayfada yerim bitti.
Aklımda cevabını aradığım iki soru kaldı…
1- Şenol Güneş, ilk yarının sonlarında düşmeye başlayan orta sahaya neden güç katamadı?
2- Dağılmış futbolcuları ayakta tutmak zordur… Ersun Yanal soyunma odasında acaba neler söyledi?

MAÇIN ADAMI: Ersun Yanal

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.