Ay inanmıyorum!

A -
A +

Şampiyonluk yarışındaki iki rakibin, iki dış sahadan 3’er gollü galibiyetlerle dönmüş. Kendi sahanda lig sonuncusu ile oynuyorsun. Averaj düzeltecek maç… Öyle mi?

¥ Erol Bulut, deplasmanda Konyaspor’u evire çevire yenen kadrosunu korumuştu; cezalı Valencia’nın yerine geri dönen takımın emniyet supabı Gustavo’yu alarak…
¥ Ne yani, nefes nefese giden şampiyonluk yarışında, ligin sonuncusu Gençlerbirliği’ne Kadıköy’de puan verecek değildi ya!
¥ Nitekim ilk yarı bitmeden, Sosa’nın sağdan ortasına şık bir kafa dokunuşu yapan Novak farkın kapısını açıyordu belki de…
¥ Ama sadece üç dakika sonra kendi kalesini vuran Serdar Aziz, bir şeylerin ters gideceğini haber veriyordu sanki.
¥ Galiba bin kere yazdım; Serdar Aziz bir maçta dört şey yapar; ya sakatlanır, ya rakibi sakatlar veya penaltı yaptırır yahut kendi kalesine gol atar! Bu dağınıklıkla büyük takımlarda nasıl forma bulabiliyor anlamak mümkün değil.
¥ Bir kamera sadece Serdar Aziz’e sabitlensin, ileri çıktığı her topu rakibe atıp, gelen atağı karşılamaya koştuğunu görecektir.
¥ Son yarım saate girerken Erol Bulut takımını hareketlendirmek ve gole ulaşmak adına İrfan Can ve Samatta’yı sahaya sürdü ama çok geçmeden golü kendi kalesinde gördü!
¥ Gençlerbirliği, Fenerbahçe’nin golünün kopyasını attı; aynı organizasyonla… Sosa’nın yerine sağdan Candeias ortaladı, Novak’ın yerine Ayite aynı noktada aynı kalenin aynı köşesine şık bir kafa vuruşuyla şok golü yazıverdi; tabelayı şekillendirdi.
¥ Peki niye böyle oldu? Gençlerbirliği’nde hoca değişikliğinin rüzgârına ve kırmızı - siyahlı oyuncuların tatlı sert ve gözü pek oyununa mı teslim oldu trilyonluk kadro?

MAÇIN ADAMI: Arda Kızıldağ

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.