KIZIM SANA SÖYLÜYORUM…

A -
A +
Çocuklarıma genel ahlak kurallarıyla ilgili bir konuşma yapmak istiyordum. Konuşmadan önce oturup fikirlerimi metne dökeyim dedim. Baktım güzel şeyler dökülüyor, ben de gazete yazısına çevirdim.   Yani bu yazı çocuklar için! Yoksa biz yetişkinler için böyle bir yazıya gerek olduğunu düşünmüyorum. Biz zaten zihinsel ve bedensel gelişimimizi tamamladığımız için bu kuralları biliyor ve uyguluyoruz.    Maksat çocuklar bilinçlensin işte!                Bak evladım!   Ben askere giderken bir arkadaşım kenara çekip şöyle dedi; “Salih, askerde iki şeye çok dikkat edeceksin; Bir, revirciyle samimi ol. İki; koğuşçuyla iyi geçin. Revirci, hasta olmadığın hâlde sana sevk vererek biraz nefes aldırır. Koğuşçu da gündüz yatmana ses çıkarmaz.” Ben askere bu vizyonla gittim. Yani neredeyse otuz yaşına gelmiş bir adam olarak vatani görevimi yapmaya giderken en büyük idealim, bu iki kritik pozisyonla iyi geçinmekti. Sen de bu zihniyetin farklı versiyonlarıyla çok karşılaşacaksın. “Müdürleri boş ver, asıl iş memurda bitiyor!” diyenler olacak mesela çevrende. Sen onlara bakma ve iş yaptırabilmek için illa birilerini “görme!” Çünkü belediyedeki işini halletmek için bir tanıdık araştıranla, belediyeye işçi alırken kendi akrabalarını öne alan adam aynı kişidir. Sürekli eleştirdiğimiz rant kavgası, toplumsal olarak yaşadığımız zaafın devlet kurumlarındaki bir yansımasıdır aslında. Ele talkımı verip, kendin salkımı yutma! Yoksa kendi gölgesine sinirlenen adamdan bir farkın kalmaz. Sevgili oğlum! Bir toplumun medeniyet ölçüsü trafikte, tuvalette ve kuyrukta ortaya çıkar. Umumi tuvaletler biraz hususi bir konu olduğu için biz diğer iki konuya bakalım. Trafik kurallarını ihlal etmek, ihlal etmeyenleri apaçık aptal yerine koymak demektir. Bunu sakın normal görme. İhaleye fesat karıştırmakla, emniyet şeridini ihlal etmek arasında bir fark yoktur. Eğer araç kuyruğuna girmemek için sağdaki çıkışa soldan dalarsan, işini hızlandırmak için rüşvet veren adamla aynı şeyi yapmış olursun. Bir keresinde arabaya birisini almıştım. Yanıma oturan kişi araba kullanma şeklimden rahatsız olmuş gibiydi. Bir ara telefonu çaldı. Kendisini arayan kişiye, “Biz bir arkadaşla kurallara uya uya geliyoruz. Biraz geç kalabilirim” dedi. Telefonu kapattıktan sonra da “İşe birisini alırken aslında önce arabasına bineceksin. Araba sürüşünden o kişinin ne kadar kıvrak bir zekâsı olduğu ve iş bitirici bir adam olup olmadığı net anlaşılır” dedi. Yani aslında bana, “Senden bir cacık olmaz!” mesajını verdi. Bu tür insanlarla sen de karşılaşacaksın. Sakın kendini kötü hissetme ve doğru bildiğini yap! Gelelim kuyruk olayına. Normalde sıra beklemek gayet normal bir hadisedir. Herkesin sıra düzenine uyduğu bir ortamda beş saat de beklesen mesele yok. Bizi asıl yoran şey sıra beklemek değil, aldatılma veya aptal yerine konulma korkusudur. Yani iyi olanın kazandığı kargaşa ortamında pasif kalarak geriye düşme endişesi yorar bizi. Mesela markette kasa kuyruğunda bekliyorsun. Önünde üç kişi var. Bu sırada yeni bir kasa açıldı. Yeni açılan kasaya, kuyruğun en önündeki kişi geçer. En arkadaki adam koşturarak yeni açılan kasaya saldırmaz. Veya şöyle söyleyeyim. Aynı bankaya ait iki bankamatik var. İki kişi para çekiyor. Üç kişi de bekliyor. Bu üç kişi kendi aralarında bir sıra yaparlar ve en öndeki, boşalan bankamatiğe geçer. Para çeken kişiler incelenerek, hangisinin işinin önce biteceği tahmin edilerek konum alınmaz. Bunlar şimdi sana önemsiz gibi gelebilir. Ama inan çok önemli. Çünkü kuyruk düzelirse, baş da düzelir. Toplumda çok sık kullanılan bir cümle var; “Oyunu kuralına göre oynayacaksın!” Eğer burada kural diye bahsedilen şey kuralsızlıksa, oyundan çık. Her durumda ahlaki davranmak bazen yalnız kalmayı gerektirir. Eğer etik cesaretin varsa bunu göze alabilirsin. Ama kalabalığın her yaptığını mübah görürsen, bir zaman sonra helal-haram dengen bozulur. Bu denge bir kere bozulursa da artık dik duramaz ve bir ömür yalpalamaya devam edersin. Rantçıları, belediyeden usulsüz iş kapanları veya köşeyi dönen müteahhitleri eleştirmeden önce dönüp kendine bir bak. Başkalarının hakkını gasbetmeyi uyanıklık olarak görüyor, iş bitirici olmanın ilk şartının diğer insanları aptal yerine koymak olduğunu düşünüyorsan, liyakatten dem vurarak başkalarını eleştiremezsin! Liyakat layık olmak demektir. Sen doğru olanı yap ve işine bak! Sonuçta layık olduğun şekilde yönetilirsin.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.