Attığın altın olsun

A -
A +
Mete Gazoz olimpiyatlarda altın madalya alarak göğsümüzü kabarttı. Bu arada göğsümüzle birlikte duygularımız da biraz kabardı. En önemlisi de çalışma, azim ve inanç kelimeleri zihnimizde yeniden canlandı.
Yeniden canlandı diyorum çünkü uzun zamandır girişimcilik markasıyla gençlerin bilinçaltına çok zararlı bir mesaj iletiliyor; “Bir fikir bulun ve kısa yoldan zengin olun.”
Zenginliğin başarıyla eş anlamlı olarak kullanıldığı günümüzde, bu cümleyi “Başarılı olmak için çok çalışmaya değil, iyi bir fikre ihtiyacın” var olarak tercüme edebiliriz.
Gençler de orijinal bir fikir bulup kısa yoldan köşeyi dönmek için sürekli düşünüyorlar. Ama düşünmekten çalışmaya fırsat bulamıyorlar. Sonuçta “ergen emeklilik” dediğimiz şey çıkıyor ortaya. 
Mete’nin de bir fikri ve hayali vardı elbette. Ama bu fikir onun için finiş değil, start çizgisiydi. Ve bu çizgide kendisiyle aynı fikre sahip ve benzer hayaller kuran binlerce kişiyle birlikte olduğunu biliyordu.
Kalabalığı geride bırakmak içinse yapması gereken tek şey vardı. Çok çalışmak!
Mete’nin yaşıtları yazın tatil yaparken o ok atmaya devam etti. “Bana çalışma programı dayatmayın! Ben kafama göre çalışırım” demedi. “Ben üretken adamım kardeşim! Bana sizin kurallarınız sökmez” deyip oku kafasına göre fırlatmadı.
Akşamları oturup “Türkiye’de sporcular hak ettiği değeri görmüyor!” diye yakınmadı. Kendisini ve etrafını germek yerine, yayını gerdi.
Azmetti, hayal etti, çalıştı ve sonunda başardı.
Bizim hastalığımız galiba şu; Henüz yolun başında veya ortasındayken menzile vardığımızı zannediyoruz. “Hamdım, piştim, yandım” üçlemesinde değişiklik yapıp, hamlıktan direkt pişkinliğe geçiş yapıyoruz. Yananlar da bu pişkinlikten yanıyor zaten!
Mete bir röportajında, “Ben finalde attığım o oku, daha öncesinde hayalimde yüz binlerce kez atmıştım” dedi. Dikkat edin! Çeyrek finalde atmamış okları hayalinde. Direkt finalde atmış.
Demek ki hayalleri zihinde somutlaştırmak çok önemli. Tabii hayali canlı tutmak için sıkı çalışmak gerekiyor.
Çünkü hayalleri bile ön elemelere takılan gençlerin, ileride en büyük dertleri emeklilikte yaşa takılmamak oluyor.
 
Kasların hafızası
 
Mete İhlas Koleji öğrencisi. O lisede öğrenciyken, ben de okul müdürüydüm. Birçok defalar oturup okçuluk üzerine konuştuk.
Ben okçuluğun bir şekilde öğrenildiğini ve öğrendikten sonra da insanın her attığını vurduğunu düşünüyordum. Futbol gibi kondisyon gerektiren bir spor olmadığını zannediyordum.
Yani çok çalışıp iyi bir okçu oluyorsun. Her attığını vuruyorsun. Sonra artık çalışmayı bitirip yarışmalara katılıyorsun.
Bu fikre nasıl sahip oldum diye düşünüyorum. Herhâlde kendimden yola çıktım. Yani üniversiteden öğretmen olarak mezun oluyorsun. Sonra artık öğrenmeyi bırakıp öğretmeye başlıyorsun. Diplomayı almışsın, işi bitirmişsin sonuçta!
Meğer okçulukta durum öyle değilmiş. Mete her gün saatlerce ok attığını, bir gün bile antrenman yapmadığında birkaç hafta geriye gittiğini söyledi. Olimpiyatlara çalışırken günde ortalama 600 ok atıyormuş. Dinlenme günlerinde ise bu sayı 400 civarına düşüyormuş.
Yani okçulukta “Ben bu olayı bitirdim” gibi bir durum olmuyormuş. Bir gün bile çalışmazsanız kaslar bunu affetmiyor ve sizi geriye atıyormuş.
Şahsen ben üniversiteden mezun olduğumda sahip olduğum bilgileri hâlâ hatırlıyorum. Kendimi geliştirmek için çalışmasam en fazla yerimde sayarım, geriye falan gitmem diye düşünüyorum.
Bu durumda ya Mete’nin kas hafızasında bir sıkıntı var, ya da benim zihniyetimde…
 
Asıl madalya
 
Bu arada Mete Gazoz “Bu madalyayı ben sadece taşıyorum. Bu başarı millî takımımızın ortak başarısıdır” dediği zaman göğsüne altından çok daha kıymetli bir madalya daha taktı.
Tevazu madalyası...
Aldığı başarı elbette çok önemli. Ama Mete Gazoz markasını asıl oluşturan şey, samimiyet, güler yüz ve tevazudan oluşan duruşu bence.
Bir olimpiyat şampiyonundan aldığımız dersler bugünlük bu kadar. Mete’nin bir sonraki olimpiyat başarısında görüşmek üzere...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.