Klimayı koridora takmak

A -
A +
Klimayla ilgili bir yazı yazacağım hayatta aklıma gelmezdi. Ama aklıma gelmeyen başıma gelince, oturdum yazdım.
Birazdan okuyacağınız hikâye, belimi biraz doğrultup klima almaya karar verdiğimde çok mutlu bir şekilde başladı. “Cihazı evin neresine takalım?” sorusuyla hafif telaşlı ama yine neşeli bir şekilde devam etti. Ancak pratik zekâmla analitik düşünme gücümü birleştirip koridora karar verdiğimde, hikâyenin türü tamamen değişti.
Klimayı takmaya gelen adamlar koridorun çok doğru bir tercih olmadığını anlatmaya çalıştılar. Ama yemedim. “Tabii tabii, salona takalım da sonra oturma odası için bir tane daha alalım, değil mi?” iç sesiyle birlikte kararımın net olduğunu bildirdim.
Klima koridora takıldı. Artık sıcak yaz akşamlarında, cihaz merkezî bir konumdan üfleyecek, evin her yeri serinleyecekti. Tere, bunalmaya ve evin içinde bayrak gibi dalgalanan perdelere veda edecektik. Ama olmadı. Mütevazı ve mutedil bir karaktere sahip olan vantilatörden sonra, klimanın tepeden bakan ve merkeziyetçi bir zihniyetle esip gürleyen tavrına bir türlü alışamadım.
İsterseniz herhangi bir yaz akşamında evde yaşananları anlatayım.
***
Klima kullanımıyla ilgili evde aktif katılımcı ve demokratik bir yaklaşım sergiliyoruz diyebilirim. Bu yüzden klimayı açmadan önce “Hava yeterince sıcak mı?” diye tartışıyoruz. “Terin sebebi gerçekten hava mı yoksa akşam yemeğini ağır mı yedik?” gibi gereksiz konuşmalar yapıyoruz. Pencereden elimizi çıkarıp, “İyi esiyor aslında” diye birbirimizi ikna etmeye çalışıyoruz.
Tartışmalar sonucunda klimaya gerek olmadığına karar verilirse, klima açma taraftarları abartılı bunalma efektleriyle gece boyu kararı protesto ediyor. Ama iç ve dış faktörler titiz bir şekilde değerlendirildikten sonra klimanın açılması yönünde bir mutabakat sağlanırsa, heyecanla kumandanın düğmesine basıyorum.
Ve asıl mesai başlıyor.
***
Önce merkezî soğutma sistemini yerel düzeyde etkili olacak şekilde ayarlamak lazım. O yüzden oturacağımız odanın kapısını açıp, diğer kapıları kapatıyorum. Eğer salonda oturulacaksa, klimanın hava yönlendirmesini hassas bir şekilde sağa üfleyecek şekilde ayarlıyorum. Çünkü klima tam salon kapısının üstünde yer alıyor. Diğer odalar içinse doksan derecelik açıyı tercih ediyorum. Açı ayarlanınca da garip zıplama hareketleri eşliğinde hava akımını kontrol ediyorum.
Cihazdan salınan hava evdeki bütün konuları emip, gündemin başına yerleşiyor. Kafam hep orada! Ev soğudu mu, çarpar mı, kapatsak mı vs.
Bu arada klima mutlaka 16 derecede çalışıyor. “Bir an önce soğutsun da kapatalım, fazla yazmasın” hesabı. “O kadar para verdik. Tam serinleyelim bari” düşüncesi de olabilir. Emin değilim.  
Bir süre sonra oturduğumuz oda serinliyor. Ama bu arada koridorda bir kutup iklimi oluştuğu için, odalar arası ulaşımda büyük panik yaşıyoruz. Sınır geçen mülteciler gibi koşarak, eğilerek ve terli bölgelerimizi kapatmaya çalışarak koridor geçişleri yapıyoruz.
Hele klima çalışırken çocuklardan biri banyo yapacak olsa, panik seviyesi artıyor. Belirli aralıklarla banyo kapısının önüne gidip “Bitti mi, çıkıyor musun?” diye bağırıyorum. Banyo bittiğinde koridorda buz gibi üfleyen havayı bloke edip, sonra geçiş izni veriyorum. Çocuklar bornozlarına sarınmış bir vaziyette, olimpiyat atleti gibi odalarına koşuyorlar.
Yatma saati yaklaştığında ise oturduğumuz odanın kapısını hafifçe kapatıp, yatacağımız odanın kapısını hafifçe açıyorum. Kapıyla duvar arasındaki açıyı da yatma saatine kalan süreyi hesaplayarak ayarlıyorum.
Vakit ilerledikçe bu sefer “Klimayı açık bırakıp uyuyakalırsak?” stresi başlıyor. Uzaktan kumanda o kadar uzaktan çalışmadığı için, yatmadan önce kalkıp klimayı kapatmak zorundayım. Bu yüzden yine diken üstünde oturuyorum. Kumandada saat ayarlama tuşu var ama güvenmiyorum. Makine sonuçta!
Nihayet gözlerim kapanmak üzereyken klimayı kapatıp hemen yatıyorum.
Ve acayip yorgun ve gergin bir şekilde uyuyakalıyorum.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.