Sen bunu kesin yazarsın!

A -
A +

Gerilim filmleri genelde çok neşeli başlar. Benimki de öyle oldu.

İş yerinde çalışırken harika bir kar başladı. Hemen bir çay alıp camın kenarına gittim. Bembeyaz yağan karı seyrettim biraz. Sonra da arka fonda yağan karla birlikte çay bardağını çekip, hikâyede paylaştım.

“Böyle yağmaya devam ederse kesin tutar” dedim içimden. Genelde bu tür tahminlerim tutmaz ama tuttu işte. Hem de fena tuttu.

Saat üç buçukta arabaya atlayıp yola çıktım. Avcıları geçtikten biraz sonra gerilim başladı... Ve on bir buçuğa kadar devam etti.

Bu arada telefonla görüştüğüm kişiler, “Sen bunu kesin yazarsın kesin” dediler. O anda hiç niyetim yoktu aslında yazmaya. Arabadayız, trafik ilerlemiyor, canım çok sıkılıyor falan filan... Zaten her gün yaşadığımız şey…

Ama beşinci saatten sonra hafif bir yazma isteği geldi. Altıncı saatte birkaç not aldım. Sekizinci saatte roman yazacak kıvama geldim.

Roman kaldı ama en azından notlarımı paylaşayım.

 

Araba iterken sapak kaçırmak

 

E5’te Torium AVM’yi geçtikten sonra Ambarlı sapağından sağa girmem gerekiyor. Ama buraya yaklaşırken trafik durdu. Çünkü sapağın hemen öncesinde hafif bir yokuş var. Orayı arabalar çıkamıyor.

Ben de yokuşta kaldım. Yirmi metre falan gidebilsem sapağa varacağım. Ama ne yaptıysam olmadı. Lastikler yerinde sayıyor. Araba gaz yemiyor.

Ne yapacağımı düşünürken arabada bir sarsıntı oldu. Baktım bir grup arkadan benim arabayı itiyor. Hemen gaza yüklendim ama yine olmadı. Sonra itenlerden birisi gelip, “Atla aşağı birader. Ben halledeyim” dedi.

Adamın cümlesi bitmeden atladım. Arkaya geçip diğer ekiple birlikte arabayı itmeye başladım. Gerçekten biraz sonra araba hareket etti ve hafif hızlandı. Alkışlayanlar oldu. Biz de koşarak itmeye devam ettik.

Ama nedense durmadı adam. Herhâlde “Buzlu bölgeyi tamamen geçip öyle durayım” diye düşündü. Bu sırada hafifçe başımı kaldırdım ve sağımda Ambarlı sapağını gördüm.

Ve ben hayatımda ilk defa araba iterken sapak kaçırdım.

Biraz ileride durduk. Adama teşekkür edip direksiyona geçtim ama o gece bir daha karşı yola geçemedim.

 

Kuru tuz

 

Bir yerlerden dönmem lazım ama o bir yerler hep karla kaplı. İnip yürüyeyim diyorum ama park edecek yer yok. Ben de olayı akışına bırakıp telefonu aldım. WhatsApp gruplarında acayip bir hareket vardı. Gezinirken grupların birinde şöyle bir mesaj gördüm.

“İnşallah yollar iyice kilitlenir. Kimse eve gidemez. Millet perişan olur. Yoksa bu İmamoğlu’nun gideceği yok!”

Bunu yazan kişiye sadece, “Neredesin?” yazdım.

“Evdeyim abi” diye cevap verdi.

“Tuzun kuru tabii. Konuşursun” dedim ve arabadan bir fotoğraf gönderdim. Ama olay yanlış tarafa gitti. Birden belediyenin dandik tuz satın aldığını, yolların bu yüzden kapandığını falan yazmaya başladılar.

Telefonu bırakıp aşağıya indim. Meğer dışarıda acayip muhabbet varmış. Millet verip veriştiriyor. Konuşmalara biraz kulak kabarttım. Herkes kızıyordu ama adresler farklıydı. Kimi belediyeye, kimi valiliğe, kimi meteorolojiye…

Tipiye karışan öfkeli cümlelerden, kimin hangi partiye oy verdiğini tahmin etmeye çalıştım. Gidip sormadım ama tahminlerimin doğru olduğundan eminim. Bu arada “Bunlar hep küresel ısınmadan!” diye bağıran bir adam vardı. Onun siyasi görüşünü tam kestiremedim.

 

Kar abdesti

 

Büyükler bazen anlatırlardı buzu kırıp abdest aldık falan diye. Benim çocuklara anlatacağım böyle bir hikâyem yoktu. Ama oldu. Çünkü karda abdest aldım.

Yıllarca anlatırım artık bunu.

 

İnanılmaz güzel ya!

 

Yedi saat sonra arabayı nihayet bir yere park edip yürümeye başladım. Her tarafım ıslaktı ve buz tutmak üzereydim. Ayakkabı su almayı bırakmış, dışarı su veriyordu.

Bu yürüyüş sırasında evlerinden yeni çıkan neşeli aileler gördüm. “Abi inanılmaz güzel ya!” diye karlara atlayıp, ha bire selfie çekiyorlardı. Birisi yana yakıla havuç arıyordu. 

Yaşanan bu coşkuya sinir ola ola bir saatten fazla yürüdüm ve eve vardım. Bir şeyler atıştırıp, ısındım. Sonra WhatsApp gruplarına baktım. Herkes balıkçı olayını tartışıyordu. “Ben eve geldim” yazdım. Ama balıkçı muhabbetinin arasında mesaj kaybolup gitti.

Bu arada elbiseler de tuzum da kurudu.

“İnşallah yarın karlar erimez de işe gitmeyiz” diye düşünerek yattım...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.