Hadîs-i şerîflerden bir demet...

A -
A +

Haset etmeyiniz! Ateş odunu yok ettiği gibi, haset de insanın sevaplarını giderir. (Haset, Allahü teâlânın birisine vermiş olduğu nimetin ondan gitmesini istemek demektir.)

Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez. Onun yardımına koşar. Onu küçük ve kendinden aşağı görmez. Onun kanına, malına, ırzına, namusuna zarar vermesi haramdır.
Allah’a yemin ederim ki, bir kimse kendisi için sevdiğini, din kardeşi için de sevmedikçe imanı tamam olmaz.
Allah’a yemin ederim ki, kötülüğünden komşusu emin olmayanın, imanı yoktur. [Yani, hakiki mümin değildir.]
İnsanlara merhamet edene, Allahü teâlâ merhamet eder.
Küçüklerimize acımayan ve büyüklerimize saygılı olmayan, bizden değildir.
İhtiyarlara saygı gösterene ve yardım edene ihtiyarlayınca, Allahü teâlâ yardımcılar nasip eder.
Allahü teâlânın sevdiği ev, yetim bulundurulan ve ona iyilik yapılan evdir.
İki arkadaştan Allahü teâlâ indinde daha iyi olanı, arkadaşına iyiliği daha çok olanıdır.
Bir kimsenin iyi veya kötü olduğu, [Müslüman] komşularının onu beğenip beğenmemesi ile anlaşılır.
Allahü teâlâ, dünyalığı, dostlarına da düşmanlarına da vermiştir. Güzel ahlâkı ise yalnız sevdiklerine vermiştir [İyi huylu olan kâfirlerin ölümleri yaklaşınca, imana kavuşacakları umulur sözünün doğru olduğu buradan da anlaşılmaktadır].
Bir kimse, sevmediği birisine belâ, sıkıntı geldiği için sevinirse, Allahü teâlâ, bu kimseye de bu belâyı verir.
Haset etmeyiniz! Ateş odunu yok ettiği gibi, haset de insanın sevaplarını giderir. [Haset, kıskanmak, çekememek demektir. Yani, Allahü teâlânın birisine vermiş olduğu nimetin ondan gitmesini istemek demektir]
Zevcelerinizi dövmeyiniz! [Onları üzecek söz ve hareketlerde bulunmayınız!] Onlar, sizin köleniz değildir.
Allahü teâlâ indinde en iyiniz, zevcesine (hanımına) karşı en iyi olanınızdır. Zevcesine karşı en iyi olanınız, benim.
İmanı üstün olanınız, huyu daha güzel ve zevcesine daha yumuşak olanınızdır.
Üzerinde kul hakkı olan, insanların malına, ırzına dokunan, ölmeden önce helalleşsin, ödesin! Zira ahiret günü altının, malın değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar, kendi sevaplarından alınacak, sevapları olmazsa, hak sâhibinin günahları, buna yüklenecektir.
Bir gün Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Eshâb-ı kirâma karşı: (Müflis kime denir, biliyor musunuz?) buyurunca; (Parası ve malı kalmayan kimseye diyoruz) dediler. Buyurdu ki:
Ümmetim arasında müflis, şu kimsedir ki, kıyamet günü, defterinde çok namaz, oruç ve zekât sevabı bulunur. Fakat bir kimseye sövmüş, iftira etmiş, malını almış, kanını dökmüş, dövmüş. Sevapları, bu hak sahiplerine dağıtılır. Hakları ödenmeden önce sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları, bunun üzerine yükletilir. Sonra Cehenneme atılır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.