"Annem hep seni bekledi baba!.."

A -
A +
"Baban gelirse, ona annem hep seni bekledi de” dedi. Birden irkilerek doğruldu ve kapıya doğru gülümseyerek: “Hoş geldin bey, hoş geldin…” diyerek ruhunu teslim etti...
 
Bugünlere kolay gelinmedi -8-
Çanakkale Harbi günleri... Çehreleri, renkleri, ırkları değişik, çeşitli milletlerden oluşan ve insan selini andıran ordular en modern gemileriyle, toplarıyla, uçaklarıyla, en donanımlı ve eğitimli askerleriyle Çanakkale’ye gelir. Kahraman ecdadımız onlara karşı tek vücut olarak vatan sevgisiyle cepheye koşar. Kimi nişanlısını, kimi eşini ve çocuklarını, kimi de bakıma muhtaç anne ve babasını bırakıp gider; ama askerlik vatan borcudur. Anadolu insanının gönlünde din, vatan ve bayrak duygularının apayrı bir yeri vardır. Nice delikanlı harbe gider fakat dönmek nasip olmaz.  Evlerde genellikle anne, kız ve küçük erkek kardeş kalır; harbe gönderdikleri yakınlarının hasretinden içleri kor gibi yanar. Birbirlerinin yanında ağlamamaya dikkat ederler. Kendilerini tutamayacaklarını anladıkları zamanlarda tenha bir yer bulur, orada rahatça ağlarlar. Hep yakınlarının  dönecekleri günü beklerler. Gözleri yolda, dilleri duadadır. Sabretmekten başka çareleri yoktur.
Balıkesir’de  eski ayakkabı tamircisi ihtiyar bir Cevdet Amca vardı.
Bir akşamüstü konu Çanakkale’ye gelince ağlamaya başladı ve devam etti…
Rahmetli babam Hafız Ali, Çanakkale’de kaldığında, anamın karnında yedi aylıkmışım. O'nu hiç tanımadım. Bir fotoğrafı bile yoktu.
O günler çok zor günlerdi. Seferberliğin sıkıntıları, Kuva-yı Milliye zamanı, işgal yılları… Kıtlık, yokluk, yoksulluk...  Çocukluğumuz hep ekmek peşinde sıkıntıyla geçti. Ama anam,  benim çocukluğumdan itibaren her sokağa çıkışta, her nereye giderse yanıma gelir ve;
-Oğlum ben pazara gidiyorum, baban gelirse beni hemen çağır ha! 
-Ben teyzenlere gidiyorum, baban gelirse beni hemen çağır ha! 
-Ben komşulara gidiyorum, baban gelirse beni hemen çağır ha! derdi.
Anam babamı bekledi durdu. Büyüdüm, dükkân açtım. Annem yine her nereye gitse dükkâna gelir, gideceği yeri söyler ve “Baban gelirse beni hemen çağır ha!”  diye eklerdi...  Günü geldi ağırlaştı. Ölüm döşeğinde bizimle helalleşti.
"Bana iyi baktınız. Hakkınızı helal edin” dedi.
Bana döndü yavaşça;
“Baban gelirse,  ona annem hep seni bekledi de” dedi. Birden irkilerek doğruldu ve kapıya doğru gülümseyerek; 
“Hoş geldin bey, hoş geldin…” diyerek ruhunu teslim etti.
.....
NOT: Bu yazı serisi “İhlas Vakfı  Yayınları”ndan Ziya Burcuoğlu’nun “Bilinmeyen Yönleriyle Çanakkale Zaferi” kitabından faydalanılarak hazırlanmıştır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.