Ehl-i sünnet itikâdının önemi

A -
A +
Akıllı olan ve bülûğ çağına giren her erkeğin ve kadının birinci vazîfesi, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında yazdıkları îmân bilgilerini öğrenmek ve bunlara uygun olarak inanmaktır.
 
 
Müslümân olmanın ilk şartı, îmân etmektir. Doğru îmân ise, Ehl-i sünnet itikâdına uygun olarak inanmaya bağlıdır. Akıllı olan ve bülûğ [ergenlik] çağına giren her erkeğin ve kadının birinci vazîfesi, Ehl-i Sünnet âlimlerinin kitaplarında yazdıkları îmân bilgilerini öğrenmek ve bunlara uygun olarak inanmaktır. Kıyâmette Cehennem azâbından kurtulmak, onların (yani Ehl-i sünnet âlimlerinin) bildirdiklerine inanmaya bağlıdır. Cehennemden kurtulacak olanlar, yalnız bunların yolunda gidenlerdir. Onların yolunda gidenlere (Sünnî) veyâ (Ehl-i Sünnet) denir.
Bir hadîs-i şerîfte, (Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bunlardan yalnız bir fırka Cehennem azâbından kurtulacak, diğerleri ise helâk olacaklar, Cehenneme gideceklerdir) buyuruldu. Bu yetmiş üç fırkadan her biri, İslâmiyete uyduğunu iddia etmekte ve Cehennemden kurtulacağı bildirilen bir fırkanın, kendi fırkası olduğunu söylemektedir. Hâlbuki, bu çeşitli fırkalar arasında, kurtulacak olan birinin alâmetini, işâretini, Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” şöyle bildirmektedir: 
(Bu fırkada olanlar, benim ve Eshâbımın gittiği yolda bulunanlardır.)
İslâm âlimlerinden Cüneyd-i Bağdâdî “kuddise sirruh” buyurdu ki:
(İnsanı saâdet-i ebediyyeye kavuşturacak tek bir yol vardır. O da, Resulullah’ın izinde bulunmaktır. Resulullah’ın yolunda bulunmak Ehl-i sünnet âlimlerine tâbi olmakla olur.)
Ubeydullâh-ı Ahrar hazretleri de buyuruyor ki:
(Bütün kerâmetler, harikalar bize verilse fakat kalbimiz Ehl-i sünnet itikadıyla süslenmese, kendimizi mahvolmuş ve hâlimizi harap biliriz. Bütün haraplıklar, felaketler üzerimize yağsa ama kalbimiz Ehl-i sünnet itikadıyla şereflenmişse, hiç üzülmeyiz.)
Taşköprüzâde şöyle yazmıştır: 
(Ehl-i sünnet vel-cemaatin kelâm [akâid] ilmindeki reisleri iki zâttır. Bunlardan biri Hanefi, diğeri Şafii'dir. Hanefi olanı, Ebu Mensur Mâtüridi, Şafii olanı ise Ebu'l Hasen el-Eşari'dir.)
Bu iki âlim, iman ve itikad bilgilerini açıklamış, anlaşılmasını kolaylaştırmak için kısımlara bölmüş, herkesin anlayabileceği şekilde anlatmış ve bu bilgileri yaymışlardır. Daha sonraki asırlarda gelen Ehl-i sünnet âlimleri, bu iki imamın koyduğu usûllere uyarak, Ehl-i sünnet itikadını nakletmişlerdir. Allahü teâlâ bizleri Ehl-i sünnet itikadından ayırmasın. Âmin...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.