Ömrümüzü gaflet ile geçirmemeliyiz

A -
A +
  Tevbe sûresinde meâlen buyuruldu ki: "Görmüyorlar mı ki, her sene, bir iki kere, dertlere, belâlara yakalanıyorlar. Yine tevbe etmiyor, pişman olmuyorlar."   İslam âlimlerinin gaflet ile ilgili buyurdukarı -3- İmam-ı Rabbanî hazretlerinin oğlu Muhammed Ma’sum Farukî hazretleri buyuruyor ki: “Yazıklar olsun, ömür geçti. Dünyânın vefâsız, yalancı olduğu şimdi anlaşıldı. Hayâtı, hayâl oldu. Fitneleri, dertleri bitmedi. Ahbap, arkadaşlar, öldüler, gittiler. Bu hâlleri görüp de, gafletten uyanmıyor, ibret almıyoruz. Pişman olmuyoruz. Tevbe etmiyoruz. Gaflet devam ediyor, günâhlarımız artıyor. Allahü teâlâ, Tevbe sûresinin 127'nci âyetinde meâlen, (Görmüyorlar mı ki, her sene, bir iki kere, dertlere, belâlara yakalanıyorlar. Yine tevbe etmiyor, pişman olmuyorlar) buyurdu. Bu nasıl îmândır? Nasıl Müslümânlıktır? Ne kitaptan, ne sünnetten nasîhat alınıyor. Ne de, başa gelen dertlerden, hâdiselerden ibret alınıyor. Uzun seneler, berâber yaşadıkları, birlikte gezip dolaştıkları, yiyip içtikleri, yatıp kalktıkları ahbaplarını, arkadaşlarını düşünsünler. Sevdiklerinin, birlikte eğlendiklerinin, yardımcılarının ne olduklarını görmüyorlar mı? Hiçbirinden bir şey kaldı mı? Onlardan haber verenler var mı? Ömürlerinin harmanını rüzgâr götürdü... Yâ Rabbî! Onların ecrinden, feyzinden bizi mahrûm eyleme! Onlardan sonra, bizi fitnelere düşürme! Biz garipler, birkaç günlük ömrümüzü gaflet ile geçirmemeye gayret edelim. Tavşan uykusu ile yaşamayalım! Kalplerimizi geçici, yaldızlı, sahte lezzetlere kaptırmayalım! Allahü teâlânın emrettiği ibâdetleri, râzı olduğu iyi işleri yapalım! Nefis ve şeytânın ve kötü kimselerin yalanlarına, fitnelerine inanmayalım! Kabir ve kıyâmet azaplarını düşünerek, kendimizi şimdiden koruyalım!”              *** “Yavrum! Gençlik, ömrün en kıymetli zamanıdır. İnsanın sıhhatli, kuvvetli olduğu zamandır. Bu zaman, her gün geçiyor, azalıyor. Erzel-i ömür olan ihtiyarlık yaklaşıyor. En şerefli olan zamanlarını, en zararlı, en kötü şey olan, nefsin arzularına kavuşmak için sarf ediyorsun. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), (Yarına yaparım, yarına yaparım diyenler, aldandı) buyurdu. Allahü teâlâ, insanları ve cinleri (Ma’rifet-ullaha), Allahü teâlâyı tanımak ve Onun rızâsına, sevgisine kavuşmak için yarattı. Ne zaman aklımızı başımıza toplayacağız? Ne zamana kadar, bu nimetten mahrum kalacağız? Nefsi ve şeytânı sevindirmeye ve Allahü teâlânın rızâsından mahrûm kalmaya ne kadar devam edeceğiz? Dünya lezzetleri nefsin arzularıdır. İnsanın, Allahü teâlânın ma’rifetine kavuşmasına mâni olan en kuvvetli düşman da, nefsin arzularıdır. Bu arzular bitmez ve tükenmez. Hepsi de çok zararlıdır..."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.