"Oğlum, tevbeyi yarına bırakma!"

A -
A +
Lokman Hakîm, oğluna nasihat ederek "Oğlum, tevbeyi yarına bırakma! Çünkü ölüm ansızın gelip yakalar" dedi.
 
Tevbe ve istiğfar etmek, insanın işlediği günahlarına pişmanlık duyması, Allahü teâlâdan af dilemesi, bağışlanmasını istemesidir. Her günahı işledikten sonra tevbe ve istiğfar etmek farzdır. Estagfirullah demek, “günahlarımı affet Allah’ım” demektir. "İzâ câe" sûresinde mealen (Bana istiğfar edin. Dualarınızı kabul ederim, günahlarınızı affederim) buyuruldu.
Tevbe ve istiğfar, kalp ile, dil ile ve günah işleyen âzâ ile birlikte olmalıdır. Kalp pişman olmalı. Dil ile dua etmeli, yalvarmalı. Âzâ da günahtan çekilmelidir. Şartlarına uygun yapılan tevbe mutlaka kabul olur. Tevbenin kabul edileceğinde şüphe etmemelidir. Tevbenin şartlarına uygun olup olmamasında şüphe etmelidir.
Her Müslüman, günah işlemekten çok korkmalıdır. Ufak bir günah işlediğinde tevbe ve istiğfar etmesi, yalvarması lazımdır. Günahları, büyük günah ve küçük günah diye ikiye ayırmışlar ise de, küçük günahlardan da, büyük günah gibi kaçınmak, hiçbir günahı küçümsememek gerekir. Allahü teâlânın gazabı, günahlar içinde saklıdır. Küçük sanılan bir günah, Allahü teâlânın gazabına sebep olabilir. Tevbe edilmeyen herhangi bir günahtan intikam alabilir.
Allahü teâlâ ile kul arasında olan, kul hakkı bulunmayan günahların af olması için, gizlice tevbe etmek kâfidir. İşlenen günahta kul hakkı varsa, bunlara tevbe etmek için, o kulu hoşnut etmek, razı etmek de lazımdır.
Tevbeyi geciktirmemelidir. Bir hadis- şerifte “Müsevvifler helak oldu” buyuruldu. Yani, dinin emir ve yasaklarını sonraya bırakanlar helak oldu, demektir. Lokman Hakîm oğluna nasihat ederek (Oğlum, tevbeyi yarına bırakma! Çünkü ölüm ansızın gelip yakalar) dedi. 
İmam-ı Mücahid de şöyle buyurdu: (Her sabah ve akşam tevbe etmeyen kimse, kendine zulmetmiş olur.)
İslam âlimlerinin büyüklerinden Muhammed Masum hazretleri, Mektubat adındaki kitabında buyuruyor ki: 
(Dertlerin, belaların gitmesi için istiğfar okumak çok faydalıdır. Çok tecrübe edilmiştir. Hadis-i şerifte "İstiğfara devam edeni, çok okuyanı, Allahü teâlâ dertlerden, sıkıntılardan kurtarır. Onu hiç ummadığı yerden rızıklandırır" buyuruldu.) [c:2, m: 80]
Muhammed Osman Müceddidî rahmetullahi aleyh, çeşitli duaları anlatan Fevaid-i Osmaniyye adındaki kitabında şöyle buyuruyor: 
(İstiğfar, insanın her murada, afiyete kavuşmasına vesile olur. Şifa için, tevbe etmeli, istiğfarı çok okumalı. Bütün dertlere, sıkıntılara karşı faydalıdır. Çünkü Allahü teâlâ, istiğfar okuyanların imdadına yetişir.)
Bir gün birisi gelip, evliyadan bir zâta sorar: "Ölmek üzere olan bir kimse tevbe etse, tevbesi kabul edilir mi?" "Evet, tevbe kabul edilir; ama senin mesleğin nedir?" "Terziyim, elbise dikerim." "Terzilikte en kolay şey nedir?" Makasla kumaş kesmektir." "Kaç senedir, bu işi yaparsın?" "Otuz senedir." "Ruhun gargaraya geldiği zaman kumaş kesebilir misin?" "Hayır, kesemem!" "Otuz sene kolaylıkla yaptığın bir işi, o zaman yapamazsan, ömründe hiç yapmadığın tevbeyi o zaman nasıl yapabilirsin? Bugün gücün yerinde iken tevbe et! O zaman belki yapamazsın" buyurdu. Terzi, bu konuşma üzerine tevbe etti ve salihlerden oldu.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.