Beş şeyi yapmayan, beş şeyden mahrum kalır!..

A -
A +
"Malının zekâtını vermeyen, malının hayrını görmez. Uşrunu vermeyenin, tarlasında, kazancında bereket kalmaz."
 
Büyük âlim Muhammed Rebhami “rahmetullahi aleyh” (Riyad-ün nasıhin) ismindeki ilmihal kitabında diyor ki:
“Önceki âlimler yazmış ki, beş şeyi yapmayan, beş şeyden mahrum olur:

 
1- Malının zekâtını vermeyen, malının hayrını görmez. 2- Uşrunu vermeyenin, tarlasında, kazancında bereket kalmaz. Toprak mahsullerinin zekâtına uşur denir. Mahsulün onda biri uşur olarak verilir. Fakir veya borçlu olanın da uşur vermesi gerekir. Fakat altın, gümüş eşya, ticaret malı ve hayvan zekâtı böyle değildir. Borçlar düşüldükten sonra kalanı, nisap miktarını, zenginlik ölçüsünü buluyorsa zekât verilir. Zekât vermek, Kur’ân-ı kerîmin otuz iki yerinde, namazla birlikte emredilmektedir. Hadis-i şerifte buyruldu ki: (Hastayı sadakayla, malı zekâtla koruyun!) [Deylemi]
Büyük İslam âlimi İmâm-ı Gazâlî “rahmetullahi aleyh” mahşer gününü anlatırken buyuruyor ki:
“İnsanlardan her biri, dünyada sımsıkı sakladıkları malı boyunlarına geçirmişlerdir. Deve zekâtını vermeyenlerin, boynuna deve yüklenir. Öyle ağırlaşır ki, büyük dağlar gibi olur. Sığır, koyun zekâtı vermeyenler de böyle olur... Ekin zekâtını, yani uşrunu vermeyenlerin boynuna ekin denkleri yüklenir ki, ağırlığından, altında feryat ederler. Altın, gümüş ve kâğıt para ve sair ticaret malı zekâtından vermeyenler de dehşetli bir yılanı yüklenirler. Boynu ile halkalanmış, boynu üzerine yüklenmiş. Değirmen taşını yüklenmiş kadar ağırlığı vardır. Bu hâlde iken feryat ederler ve; 'Bu nedir?' derler. Melekler onlara; 'Bunlar, dünyada zekâtını vermediğiniz mallarınızdır' derler...”
Bunun için zengin olan her Müslümanın, elindeki malının zekâtını seve seve ve İslâmiyetin emrettiği kimselere vermesi lazımdır. 3- Sadaka vermeyenin, vücudunda sıhhat kalmaz... Allah rızası için yapılan, maddi ve manevi her iyiliğe, sadaka denir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Hastalarınızı sadakayla tedavi edin.) [Beyheki] 4- Dua etmeyen, arzusuna kavuşamaz... Dua, Allah’a yalvararak muradını istemektir. Allahü teâlâ, dua edeni sever, dua etmeyene gazap eder. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Rabbiniz, elbette hayâ ve kerem sahibidir. Kulları ellerini kaldırıp bir şey istedikleri zaman, onların ellerini boş çevirmekten hayâ eder.) [Ebu Davud] 5- Namaz vakti gelince, kılmak istemeyen, son nefeste kelime-i şehâdet getiremez... Kur’ân-ı kerimde yüzden fazla âyet-i kerimede (Namaz kılınız!)  buyurulmaktadır. Namaz, dinin direğidir. Namazını devamlı, doğru ve tam olarak kılan kimse, İslâm binasını ayakta durdurmuş olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (En faziletli amel, vaktinde kılınan namazdır.) [Ebu Davud]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.