Hayata karşı güveni yerine gelmişti...

A -
A +

Genç kadın duvar boyunca, korkak ve hızlı adımlarla ilerliyordu. Saçı başı darmadağınıktı. Arada bir ürkek tavırlarla arkasına bakıyor, telaşlı gözleri, en ufak bir ses karşısında bile korkuyla büyüyorlardı...

Nazan Yıldırım yirmi sekiz yaşındaydı. Yirmi sekiz yıldır çok da mutlu geçen, kendisini doyuran bir hayatı olmadığını düşünüyordu. Küçücük yaşında babasız kalmış, çalışan bir annenin tek kızı olarak evin bütün yükünü üstlenmişti. Okula gidememişti bu yüzden. Evin geçimine katkı sağlamak zorunda olduğu için ilkokuldan sonra işe girmişti. Çünkü annesi, babasının ölümünden sonra kendisini toparlayamamış bir kadındı. Depresyona girmişti. Bu nedenle ailesini geçindirmek için gereken performansı gösteremiyordu. Mutlaka Nazan’ın desteği gerekiyordu. Bu yüzden çocuk denebilecek bir yaşta hayatın içinde bulmuştu kendini küçük kız. On sekiz yaşına geldiği zaman artık evin hem geçimini hem de idaresini üstlenmek zorunda kalmıştı. Çünkü annesi tamamen yıkılmış, kendisini içine kapatmış, sağlığı bozulmuş, evin bir köşesinde oturur olmuştu... İki sene daha dayanabildi bu hayata. Yirmi yaşındayken annesini kaybetti Nazan. Hayat denilen inanılmaz girdabın içinde bir yer bulmaya çalışıyordu...
Bursa’nın İnegöl ilçesinde yaşıyordu. Bu çabanın tam ortasındayken tanımıştı Şerif’i. İş yerinde görmüştü genç adamı. Onun kendisine gösterdiği ilgiden etkilenmiş, uzun sürmeyen bir arkadaşlık devresinden sonra isteyerek ve sevinçle hayatlarını birleştirmişlerdi. Artık her şey yoluna giriyordu. Onun da başını sokacak bir yuvası, sırtını dayayacağı bir eşi vardı. Sahipsiz değildi ve hayata karşı güveni yerine gelmişti...

Evliliklerinin dördüncü yılında bir bebekleri olacağını öğrenince sevinçten her ikisi de âdeta çılgına dönmüşlerdi. Şerif, bir hazır giyim mağazasında sorumlu şef olarak görev yapıyordu. Aldığı maaşı çok fazla olmasa da geçinip gidiyorlardı. Çocuk söz konusu olunca maddi açıdan biraz zorlanacakları da mutlaktı ama bu bebek müjdesi o kadar keyif vermişti ki, bunun da üstesinden geleceklerine inanıyorlardı...
Emre Can doğunca mutlulukları doruk noktasındaydı. Şerif bir erkek çocuk babası olmanın keyfini doya doya yaşıyordu artık. Bu tablo Emre Can iki yaşına gelinceye kadar devam etmişti. Sonra ne olduysa olmuş her şey ters yüz olmuştu...
Şerif inanılmaz ters bir adam olup çıkmıştı. Artık eve geç geliyor, geldiği zaman sinir içinde bağırıp çağırıyor, iki yaşındaki oğlunu ve karısını hırpalıyordu. Nazan eşindeki bu ani değişikliğin nedenini bir türlü çözemiyordu. İlk başta geçici bir bunalım yaşadığını düşünmüştü ama Şerif iyi olacağı yerde giderek kötüye gitmiş, sonunda işi şiddete kadar vardırmıştı. İnanılmaz derecede gergin günler geçirmeye başlamışlardı. Nazan artık yürümeye, nefes almaya bile korkar hâle gelmişti. Yaptığı her hareketin ardından kocası tarafından azarlanmaya başlamış, hiçbir şeyini beğendiremez olmuştu. Hayat artık bir kâbus hâline gelmişti. Çocuğunu mutlu ve huzurlu bir ortamda büyütmeyi amaçlarken karşılaştığı şeyler yavaş yavaş bitiriyordu Nazan’ı...               DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.