Nazan, bunca sene annelik yapmıştı ona

A -
A +
Nazan genç kıza göz kırptı “aldırma sen” der gibi. Elif minnetle baktı yengesine...
 
 
Nazan ve Önder’in evliliği ise inanılmaz bir uyum içinde devam ediyordu. Nazan yeniden çocuk sahibi olmamış, Elif’i bağrına basarak onu kendi kızı gibi büyütmüştü. Ama Neveser Hanımın şiddetli ısrarlarına rağmen bu küçük kızın kendisine anne demesini kabul etmemiş, onun rahmetli olan annesinin yerinin bir başka olduğunu sürekli algılamasını sağlamak adına buna izin vermemişti…
Nazan biraz kilo almıştı. Daha da olgunlaşmış tavırları, bakımlı görünüşü ve kendinden emin tavırları ile yıllar önce bir restoranın önünde fenalık geçiren o bitkin genç kadından eser bırakmamıştı. Sadece o günlerden kalan tek şey vardı: Yeşil gözlerinin derinliklerindeki hüzün! O hüzün hiç kaybolmamıştı. Bu kadar sene geçmesine rağmen hiç bıkıp usanmadan evladına bir gün kavuşmayı hep yüreğinin bir kenarında saklıyordu. Artık eskisi kadar dillendirmiyordu bu arzusunu ama gerçekten karısını çok seven bir adam olan Önder Bey onun bu gizli hüznünün nedenini biliyor, çok uğraşmasına rağmen eşinin yavrusunun izini bulamıyordu…
Nazan, Elif’in sevimli ve heyecanlı hâli karşısında gülümsemekten kendini alamadı:
- Nedir bakalım istediğin söyle...
- Dayımı ikna edeceksin yenge... Arkadaşlarla tatile gitmek istiyoruz biz...
Nazan’dan önce Neveser Hanımın sert sesi duyuldu:
- Ne tatili bu? Yeni yeni modalar çıkartma Elif...
Elif yalvarırcasına baktı Nazan’ın yüzüne. O ise kendinden emin bir tavırla kayınvalidesine döndü:
- Dur bakalım anne, nedir ne değildir bir anlayalım...
Genç kıza döndü:
- Nereye gideceksiniz, kiminle, ne zaman? Bütün bunları anlat ki...
Elif heyecanla atıldı. Yengesinin karşısına oturmuş hafifçe ona doğru eğilmişti:
- Fakülteden arkadaşlarla gideceğiz. Antalya, Alanya... Dört kız arkadaş gitmek istiyoruz. Çok değil iki haftalık bir seyahat... Ne olur. Öyle çok istiyoruz ki... Pansiyonda falan kalacağız. Lüks oteller istemiyoruz. Hatta apart otel bile olabilir. Kendimiz pişiririz.
Nazan gülümsedi:
- Macera yaşamak arzusu yani!
Elif mahcup bir şekilde tebessümle karşılık verdi yengesine. Neveser Hanım ise hâlâ söyleniyordu:
- Kız kısmının tek başına tatillere gitmesi hoş değil. Devir eski devir değil, bozuldu her şey. Bak turistleri bile öldürüveriyorlar oralarda. Ben asla izin vermiyorum... Bir de kendileri pişireceklermiş, ayol sen ekmek kesmesini bilmiyorsun.
Nazan genç kıza göz kırptı “aldırma sen” der gibi. Elif minnetle baktı yengesine. Gerçekten bunca sene annelik yapmıştı Nazan ona. Dertlerini paylaşmış, dersleriyle ilgilenmiş, büyüme yolunda ilk adımları attığında hep yanında olmuştu. Fısıldadı Elif:
- Söyleyeceksin değil mi yenge?
Başını salladı Nazan:
- Tamam, merak etme...
Genç kız sevinç içinde salondan çıktı. Odasına gidip üzerini değiştirecekti. Neveser Hanım onun çıktığını görür görmez gözündeki o pahalı gözlüklerini çıkartıp Nazan’a döndü:
- Şimdi bu uygun mu Nazan? Ne işi var bu yaşta bir genç kızın tek başına taaa oralarda? DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.