"Emre Can, inanılmaz şeyler oluyor burada!"

A -
A +
Elif yutkundu: "Annen burada Emre Can. Dayımın evli olduğu kadın senin annen!.."
 
 
Önder Bey hızla döndü karısına. Onun ellerini avuçlarının içine aldı:
- Nazan, hayatım, canım karım benim, ne oldu?
Nazan titreyen dudaklarını kıpırdattı. Gözleri korkuyla bakıyordu, fısıldadı:
- Onu buldum Önder, oğlumu buldum...
Gerisi çorap söküğü gibi geldi tabii ki. Ne olup bittiği ortaya çıkınca Elif yaşananların etkisiyle şaşkın, Emre Can’ı kaybetmek korkusuyla endişeli, dayısının göstereceği tepkiyi düşündükçe tedirgindi. Nazan iyice açılmıştı. Doktor Süha Beyin verdiği bir yatıştırıcı da biraz toparlanmasına yardımcı olmuştu. Elif’e olan biteni baştan anlattırmışlar, Şerif’i iyice tarif ettirmişler ve Emre Can’dan bahsetmesini istemişlerdi…
Nazan ağlıyordu artık. O hıçkırıklar içindeyken Önder düşünceli bir şekilde detayları öğrenmek istiyordu. Elif ise o gün ilk defa öğreniyordu yengesinin bir oğlu olduğunu. Allak bullak olmuştu genç kız. Sanki Emre Can’ı tanımakla büyük bir suç işlemiş gibi hissediyordu kendisini. Onun yaşadığı aşk ikinci planda kalmıştı. Önder Bey gözlerini kıstı:
- Hemen gidelim istersen Nazan... Gidip oğlunu bulalım...
Nazan başını iki yana salladı:
- Bunu çok istiyorum Önder ama babasıyla karşı karşıya gelemem. Bunca yıl beni evladıma hasret bırakan o adamla bir araya gelmek istemiyorum.
Elif’e döndü Nazan:
- Benden nefret ediyor demek ki... Beni yanlış anlatmış oğluma o adam demek ki...
Elif omuzlarını kaldırdı. Korkuyla bakıyordu dayısıyla yengesine. Önder Beyin kaşları çatıktı:
- Senin oğlun kocaman insan. Gerçeğin ne olduğunu elbette ki anlayacaktır Nazan’cığım. Üzülme, ona her şeyi sen de anlatırsın...
O sırada çaldı Elif’in cep telefonu. Genç kız irkildi. Telefonun ekranına bakınca Emre Can’ın aradığını gördü. Önder Bey kendisine bakıyordu. Belli etmemeye çalıştı:
- Nazlı arıyor, izninizle...
Dışarı çıkıp telefonu açınca özlediği o sesi duydu:
- Elif, canım, sesin soluğun çıkmadı...
Emre Can, inanılmaz şeyler oluyor burada... Karmakarışık oldum ben...
Delikanlı merakla üsteledi neler olduğunu. Elif yutkundu:
- Annen burada Emre Can. Dayımın evli olduğu kadın senin annen!
Emre sevdiği kızın söylediklerini şaşkınlık içinde dinlemişti. Telefonun öbür ucunda sanki donmuş gibi duruyordu. Bir şeyler söylemek istiyor ama kelimelere kilitlenmiş dudaklarından dışarıya çıkamıyordu. Elif hıçkırarak bağırdı:
- Emre, bir şey söyle... Bana bir şey söyle...
- Ben,  ben seni sonra ararım.
Telefonu kapattı. Gözleri kısıldı. Yıllarca içinde biriktirdiği kin ve öfke şimdi hedefini bulmuş ama bu sefer de kendisini nasıl göstereceğini bilemiyordu. İnanamıyordu duyduklarına. Demek o, yüzünü merak ettiği, babasını üzmemek adına hiç hakkında konuşmadığı, geceleri yatağına yattığı zaman yaşayıp yaşamadığını düşündüğü, bir gün bir yerde karşısına çıkacağı ihtimaliyle karşısına dikilip hesap sorma provaları yaptığı, hepsinden önemlisi bunca kızgınlığa rağmen, bunca öfkeye ve kine rağmen özlediği annesi... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.