"Bu ne biçim şey canım hep ben bekliyorum!.."

A -
A +
    Dilek kaşları çatık bir şekilde çalıştırdı motoru. Araba sarsılarak hareketlendi, ileri fırladı!..     Cahit Bey, "Çocuklar gelmek üzere" diyen Necile Hanım'a döndü ve: - Gelsinler, gelsinler... Ben de bugün bütün gün düşündüm Necile. Eğer bir düğün falan yapmaya kalkarsak altından kalkamayız bunun. Çocuğu da mahcup etmek istemem. Bizim Halil Bey’le dertleştik biraz. Kredi alırız bankadan dedi. İş bir ciddiyete binsin, oturup bir hesap yaparız, paramızı koyarız ortaya. Makul bir bütçe çıkartır, eksiğimizi bu yolla tamamlarız. Satacak savacak bir şeyimiz de yok ama Allah’a şükür itibarımız var. Bunlar belki bizi biraz sıkıntıya sokacak ama ne yapalım... Necile Hanım sevgiyle gülümsedi kocasına: - Allah büyüktür Cahit Bey, gel sana bir kahve yapayım, oturup karşılıklı içelim misafirler gelene kadar... Sevinçle bağırdı adam: - İçimden geçeni okuyorsun sanki Necile... Çok iyi olur... Karı koca oturma odasına geçtiler. Cahit Bey pırıl pırıl hazırlanmış sofrayı görünce bir ıslık çaldı: - Vay, vay, vay... Döktürmüşsün yahu Necile’m... Şu sofraya bak... Bakıyorum müstakbel gelinine itibarın çok fazla... Kıskandım doğrusu... Necile Hanım başını yana eğerek tebessüm etti. Zaman zaman kocasının bu tür şakalarına alışıktı. Hemen mutfağa gidip cezveyi ocağa koydu. Az sonra bol köpüklü kahvelerle girdi odaya: - Eline sağlık Necile’m... İlaç gibi geldi bu kahve... Bir yudum aldı keyifle. Dudaklarını şaplattı iki kere: - Çok da güzel olmuş... Esra da gelemedi daha... - Trafiğe takılıyor Cahit Bey. Kızın okulu uzak... Tam mesai bitimine denk geliyor çıkışı... Başını salladı yaşlı adam: - Hayırlısıyla bir de onu baş göz edersek biz seninle ikimiz kalan ömrümüzü geçiririz. Yeteriz biz ikimiz birbirimize. Allah elden ayaktan düşürmediği sürece olur gideriz işte... Başını salladı Necile Hanım. Bir anda içindeki huzursuzluk yeniden su yüzüne çıkıvermişti!..             *** Hakan, Dilek’in arkasından ona yetişebilmek için hızlı adımlarla yürüyordu. Arabanın park edildiği yere geldikleri zaman hemen genç kızın önüne geçerek kapıyı açtı. Binmesine yardımcı oldu. Ardından diğer tarafa dolaşarak kendi de bindi. Dilek kaşları çatık bir şekilde çalıştırdı motoru. Araba sarsılarak hareketlendi, ileri doğru fırladı. Genç kız gözlerini yoldan ayırmadan kullanıyordu arabayı. Sonunda sessizliği bozan Hakan oldu: - Hayatım, biliyorum kızdın bana geç kaldığım için ama yapacak bir şeyim yoktu inan ki... Son dakikada bir sürü şey çıkıyor, bırakıp gidemiyorsun. Ayrıca randevumuzdan altı dakika sonra geldim. Bu kadar büyütme ne olur! Bağışla beni... Dilek dudaklarını ısırdı. Sinirli olduğu asabi tavırlarından belliydi: - Ben istemem böyle şey. Saat kaçta dediysen o saatte orada olmalısın. Bu ne biçim şey canım, hep ben bekliyorum seni. Dünya tersine mi döndü ne?.. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.