"Bunlar, para istemek için yapılan numaralar"

A -
A +

 

"Herkesin hayatı kendine. Ayrıca inan bana beş kuruş para vermedim babama..."
 
Davetin ardından gece yarısını biraz geçe evlerine gelmişti yeni evliler. Hakan’ın canı sıkılmıştı yapılan konuşmalara. Dilek de bunun farkındaydı ve gizli bir mutluluk duyuyordu kocasının tedirginliğinden. Onun evliliklerinde asla baskın olmasına izin vermiyor, deyim yerindeyse ipleri elinden bırakmaya asla yanaşmıyordu. Hakan içindeki huzursuzluğu daha fazla saklayamadı:
- Annen ne demek istedi Dilek? Dönüp gel kızım dedi sana. Kulaklarımla duydum…
Dilek masanın üzerindeki meyve tabağından bir erik alıp attı ağzına:
- Ne diyecek, eğer beni üzersen bırak gel dedi… Yalan mı?
Hakan titrediğini hissetti. Dudaklarını ısırdı:
- Beni terk edersen ölürüm… Bunu bilmiyor musun?
Dilek aldığı cevaptan memnundu. Şımarıkça güldü:
- O zaman sen de benim kıymetimi bil!..
Genç adam cevap vermedi. İçini bir korku kaplamıştı. Ne zaman kendi ailesiyle ilgili bir konu olsa olay buraya geliyordu. Yutkundu. Mümkün olduğu kadar ailesinden uzak kalmaya çalışıyor, böyle yaparak Dilek’i elinde tutacağına inanıyordu. Görüşleri de değişmeye başlamıştı. Karısının çevresinde gördüğü hayata alıştıkça kendisi de ailesini küçük görmeye başlamış, eskiden kendisine batmayan bir sürü şey artık batar olmuştu. Onların hayat tarzları, âdetleri, hayata bakışları artık uzaktı genç adama. Giyimlerinden yedikleri yemeklere kadar, yaşadıkları yerden hayat tarzlarına kadar her şeylerini küçümser bir havaya bürünmüş, basit görmeye başlamıştı. İnandırıcı olmaya gayret ederek konuştu:
- Beni ailemle bir tutma karıcığım. Onlar küçük insanlar. Biz asla onlar gibi olmayız ve onların problemleriyle ilgilenmeyiz. Herkesin hayatı kendine. Ayrıca inan bana beş kuruş para vermedim babama. Zaten istemedi öyle bir şey. Sadece Esra’yı söylemek için çağırmış.
Dilek kaşlarını kaldırdı:
- Bunlar para istemek için yapılan numaralar. Ne kadar mağdur durumda olduklarını sana anlatıp ardından da bu istek gelecektir.
İşaret parmağını diliyle ıslatıp masanın üzerine sürdü:
- Bak buraya yazıyorum. Dediğim çıkmazsa gel yüzüme tükür.
Hakan bir an düşününce bu fikirlerin gerçeğe ne kadar yakın olduğunu görerek başını salladı:
- Hiç merak etme, bizim kazancımız bize. Kimse benden zırnık alamaz.
Dilek memnundu. Şımarık bir şekilde dans etmeye başladı salonun ortasında. Çok büyük bir evleri vardı ve kirasını Kadir Bey karşılıyordu. Dilek’in anne ve babasının oturduğu villaya çok yakındılar. Hakan’ın çalıştığı şirket genç adama bir araba vermişti. Aldıkları maaş sadece geçimleri yeme ve içmeleri içindi. Buna rağmen bütçenin iki ucunu birbirine denkleştiremiyordu Hakan. Ama bu sıkıntılardan karısına da bahsedemiyor, onu sinirlendirmekten korkuyordu. İçinde yaşadığı sıkıntının faturasını anne ve babasına çıkartarak öfkeyle soludu. Eğer bir kez daha kendisini meselelerin içine çekmeye çalışırlarsa tavrını koymaya karar verdi. Böyle bir şeye izin vermeyecekti. Karısına sevgiyle baktı:
- Seni çok seviyorum hayatım… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.